Çivrillilerin altın dedesi olarak bilinen Kadir Kameroğlu, aramızdan ayrılışının sekizinci yılında minnetle yad ediliyor. Çivril’de ilk okul, anaokulu, lise, huzurevi, cami yaptıran, Hastane ek binası ve sağlık ocağı yapımına destek veren ve “devlet üstün madalyası” sahibi olan hayırsever iş adamı Kadir Kameroğlu, akciğerinde çıkan problem nedeniyle kaldırıldığı hastanede 30 Kasım 2016 tarihinde 81 yaşında vefat etmişti. Kameroğlu’nun cenazesi annesinin ismini taşıyan Rasime Ana Kameroğlu Camii’sinde cuma namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Çivril Mezarlığı’na defnedilmişti.
Ölümü ile binlerce Çivrilliyi hüzne boğan Kameroğlu Çivril’de eğitim ve sağlık alanında birçok eserin yapılmasında öncülük etmiş ve merhum İsmail Özcan ile ÇEVAK vakfını kurmuştu.
Ömrünün son anına kadar ‘Çivril için çalışmaya devam eden Kameroğlu, yaz aylarında geldiği Çivril’de Dostlar Meclisi’nde ağırladığı öğrenci, öğretmen ve iş insanları ile yeni fikirler geliştirmiş, tecrübeleri ile genç ve girişimcilere örnek olarak yol gösterici olmuştu.
KADİR KAMEROĞLU KİMDİR
Merhum Kadir Kameroğlu mütevazı bir ailenin çocuğu olarak 1935 yılında Çivril’de dünyaya geldi. Maddi imkansızlıklar yüzünden ilk okuldan sonra çalışma hayatına atılan Kameroğlu, 70 yıllık ömrüne ölümsüz eserler sığdırmıştı. Ailenin tek evladı olan Kameroğlu, memleketinde terzi çıraklığı ile başladığı iş hayatını 1969 yılında kuyumculuk yaparak sürdürdü. Kapalıçarşı’da altın imalatı ve satışı yapan Kameroğlu, kendini hayır işlerine adayarak, 8 okul, 1 sağlık ocağı, camii, huzurevi ve hastane ek binası yaptırdı. İlkokul mezunu olan Kameroğlu’na, 5 trilyon üzerindeki hayırları “devlet üstün madalyası” getirdi.
Merhum iş insanı İsmail Özcan ile birlikte ÇEVAK’ın kurulmasına öncülük eden Kadir Kameroğlu, Çivril dışında yaşayan Çivrilli iş insanlarını bir araya getirerek Çivril’e birçok okul ve kamu kurumunun yapımına öncülük etmişti.
Kadir Kameroğlu kendi kaleme aldığı ve hayatından kesitlere yer verdiği Dostlar Meclisi’ kitabı ve hayatta iken haftalık yayımladığı köşe yazıları hayat tecrübeleri ve anılarını binlerce kişiye aktararak öldükten sonra da eğitmeye ve öğretmeye devam etti.