Çivril’de, Hükümetin eğitim politikalarını ve yaşanan şiddet olaylarını protesto eden öğretmenler iş bırakıp eylem yaptı. Eğitim - Sen, Eğitim - İş, Eğitim Bir Sen ve Türk Eğitim Sendikası üyeleri, protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Yürüyüş Cumhuriyet Meydanında okunan basın bildirisi ile son buldu.
Öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarını protesto eden öğretmenler iş bırakma eylemi yaptı. Okula gitmeyen öğretmenler yürüyüş yaparak Cumhuriyet meydanında basın bildirisi okudu. Çivril Belediyesi önünde bir araya gelen Eğitim Bir Sen, Eğitim İş, Eğitim Sen ve Türk Eğitim Sendikası üyesi öğretmenler Cumhuriyet Meydanına yürüdü. Cumhuriyet Meydanında saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasının ardından sendika temsilcileri basın bildirisi okudu. Okunan bildiride öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara ve maruz kaldıkları şiddet olaylarına dikkat çeken sendika temsilcileri öğretmenlerin daha huzurlu ve güvenli ortamlarda çalışması için hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığının çözümler üretmesi gerektiğini ifade etti.
Eğitim Bir Sen Mustafa Turinay; “Sözün Bittiği yerdeyiz”
Basın bildirisi okuyan Eğitim Bir Sen Çivril Şube başkanı Mustafa Türinay eğitimin yaşanan şiddet olaylarından sonra sözün bittiği yerde olduklarını belirterek öğretmen ve okulun şiddet ile yan yana gelmesinin üzücü olduğunu ifade etti. Türinay açıklamasında “Son günlerde eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları can almaya başlamış. Öğretmenlerin, eğitimcilerin ve Eğitim çalışanlarının darp edildiği ve öldürüldüğü bir noktaya geldik. Sözün bittiği yerdeyiz. Yeter artık, bunun ötesi yok. Kınama mesajı değil şiddet yasası istiyoruz. Artık her geçen gün eğitim çalışanlarına, sağlık çalışanlarına şiddet oranı artıyor. En son İstanbul’daki okul müdürü İbrahim Öğretmenimiz şehit edildi. Ben kendisine Allah’tan Rahmet diliyorum, yakınlarına ve eğitim camiasına baş sağlığı diliyorum” dedi.
Eğitim İş Abdullah Ayteşkin; “öğretmene uygulanan şiddet olaylarına seyirci kalınıyor”
Eğitim İş Sendikası Çivril Şube Başkanı Abdullah Ayteşkin’de okuduğu bildiri ile öğretmenlerin uğradığı şiddet olaylarına seyirci kalındığını belirterek “Bugüne kadar okullarda yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı gibi öğretmenlere uygulanan şiddete seyirci kalınmaktadır. Öğretmeni toplum nezdinde itibarsızlaştıran açıklamaların, saldırılarda önemli bir rol oynadığını düşünmekteyiz. Özellikle öğretmenlerin performans sistemi ile baskı altına alınmak istendiği, öğretmeni veli ve öğrenci gözünde küçük düşürücü uygulamaların hayata geçirildiği bugün okullarımız öğretmenler için güvenli alanlar olmaktan çıkmıştır. En ücra köşelere tayin edildiğinde bile "Vatan toprağıdır" diyerek özveriyle görevini yapan, hali hazırda yoksulluk ve işsizlikle her an burun buruna getirilen eğitim neferlerimiz, toplumda baş tacı edilmesi gerekirken itibarsızlaştırma politikaları sayesinde her türlü saldırıya açık hale gelmiştir. Herkesin saygı duyduğu, öğretmenin toplumun öncüsü konumundaki zamanlardan; öğretmenine sahip çıkmayan, öğretmenini söylemleri ve eylemleri ile saygı duyulmasını engelleyen; veli ve öğrencilerin fiziksel veya psikolojik saldırılarına maruz bırakan bir eğitim sisteminin hâkim kılındığı zamanlara geldik. Eğitim-İş olarak her türlü öğretmene şiddet eyleminin karşısında duracağımızı ve tepkimizi tüm demokratik yollarla ortaya koyacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Eğitim Sen Emin Aslan ; “Şiddet olaylarında MEB’in sorumluluğu var”
Emin Aslan okuduğu bildiride şiddet olaylarının asıl sorumlusunun Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu belirterek “Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde her gün karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusunun uzun süredir okullarımızı da sarmalamış olması çok sayıda meslektaşımızın şiddetin hedefi haline gelmesine neden olmaktadır. Öncelikle kabul etmek gerekir ki okullarımızın sık sık şiddet haberleriyle gündeme gelmesinde başta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olmak üzere tüm yetkililerin, hatta toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu vardır. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında yer alan şiddet olgusu, eğitim kurumlarını, okullarımızı ve öğretmenlerimizi de hedef almış durumdadır. Yaşanan bu şiddet olayları adeta bir bakanlık politikasına dönüştürülen eğitim emekçilerinin itibarsızlaştırılmasından ayrı düşünülemez. Bugün bir eğitim emekçisini hayattan koparan ne basit bir öfke krizi, ne failin öğrenci ya da veli oluşu, ne de öğrencinin uyruğu ile ilgilidir. Bizzat bakanın yaptığı açıklamalarda eğitim sisteminde yaşanan olumsuzlukların temel nedeni olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının velilerin elinde bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur. Yıllardır yaptığımız tüm uyarılara rağmen alınmayan önlemler nedeniyle dün 40 yılını çocukların eğitimine adamış bir öğretmen arkadaşımızı, maalesef bakanlığın ideolojik örgütlenme alanına çevirdiği, yapboz tahtasına dönüştürdüğü eğitim politikalarının sonucu olarak kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Eğitim emekçilerine yönelik şiddet konusunda Eğitim Sen olarak başta eğitim sendikaları olmak üzere, tüm demokratik kamuoyunu birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Türk Eğitim Sen Erhan Akgöz; “Şiddete dur demek için neyi bekliyorsunuz?”
Düzenlenen protesto yürüyüşü ve eylemde konuşan Türk Eğitim Sen Çivril Şube başkanı Erhan Akgöz’de şiddet olaylarının bir an önce son bulması gerektiğine dikkat çekerek “Türk Eğitim-Sen olarak 09.05.2024 Perşembe günü ilk derse girmeme kararı aldık. 10.05.2024 Cuma günü de tüm öğretmenlerimizle birlikte iş bırakıyor, bugün de Öğretmene Şiddete Hayır diyoruz! Ayrıca okullarımızda bir hafta süresince siyah kokart ve kurdele ile derslere gireceğiz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Meslektaşlarımıza yönelik şiddeti önleyecek etkili tedbirleri getirecek yasal düzenlemeler için ne bekliyorsunuz. Sendikamızın 2019 yılında eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önleyici tedbirlerin alınması ve failler hakkında caydırıcı müeyyideler getirilmesi amacıyla hazırladığı ve milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettiği kanan teklifimiz bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.
Yaklaşık 200 öğretmenin katıldığı yürüyüş ve protesto bildirilerin okunmasının ardından sona erdi.