Denizli'de hem işinden olmak istemeyen hem de kimyasal konusunda farkındalık yaratmak isteyen S.Ç. Denizli tekstilinin görünmeyen yüzü hakkında Genç Çivril Gazetesi'ni bilgilendirdi. Tekstil denilince akla yalnızca dikiş makinesinin gelmemesi gerektiğini söyleyen S.Ç.; "Sokakta yürüyen birine tekstili sorsanız, dikiş ve boyama dışında bir bilgisi olacağını sanmıyorum. Tekstil kavramı gerçekten çok geniş. Ben de bu işi yapmadan önce böyle olduğunu düşünmezdim. İsmini duymadığım kimyasallar kullanılıyor boyama bölümünde. Zaten kokusuna baksanız, bunun zararsız olma ihtimalini aklınızdan bile geçirmezsiniz." ifadelerini kullandı.
Ekonomik sıkıntılardan dolayı insanların böyle ortamlarda mecburen çalıştığını ifade eden S.Ç. "Bizler bu meslekte yıllarımızı geçirdik. Yapılan iş sağlığımızı etkiliyor mu? Bence etkiliyor. Eskisi kadar iyi nefes alabildiğimizi düşünmüyorum ben. Şimdi kimseyi suçlamak doğru değil. İş güvenliği uzmanları eğitim veriyor mesela. Maske takın diyor. Takmayanların kendi sorunu. Demek ki sağlığını düşünmüyor. Ben maskemi ihmal etmem kesinlikle. Bence en ufak kimyasal kokusu olan bir ortam bile olsa, korunmamız gerekiyor. Tüm suç maske takmayanda da değil ama. Bence tekstil sektörünün çok sıkı denetlenmesi gerekiyor. Ortamdaki hava kalitesinin ölçülmesi, kaliteli hava yetersizse havalandırmaların arttırılması gerekiyor. Yalnızca kendi çalıştığım ortam için söylemiyorum. Başka fabrikalardan da arkadaşlarım var. Çalışma ortamından tamamen memnun olan birkaç kişi var sadece. Onlar da gerçekten büyük firmalar." dedi.
"Kullanılan Suyu Vatandaş Görse, Gözlerine İnanamaz"
Boyama yapan fabrikalarda kullanılan su miktarından bahseden S.Ç.; "Ağabeycim keşke imkanım olsa da sizi gezdirsem. Tonlarca su kullanılıyor. Tonlarca suyun için kimyasallar, boyalar giriyor. Sözde arıtmaya gidiyor o su. Ben bilime inanan biriyim ama o su arıtılmaz ağabeycim. Bin tane kimyasal var o suda. Kokusu başını ağrıtır adamın." ifadelerini kullandı.