Panelin açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Kutluhan gerçekleştirdi. Rektör Prof. Dr. Kutluhan yaptığı konuşmada şunları kaydetti, “7 Ekim 2023 tarihinde başlayan bu süreç hepimizin içini yakmakta ve yakmaya da devam etmektedir. Üniversite olarak bizim asıl görevimiz Dünya devletlerinin politikalarını, Ülkemizi, çevremizi ve Ortadoğu’yu daha iyi anlamaktan geçmektedir. Çünkü neden 12 şehit verdik? Sorusuna mutlaka her birimiz cevap vermek zorundadır. Neden şuan 30.000 kişiye yakın Filistinli kardeşimiz şehit oluyor? Sorusuna yine mutlaka cevap vermek zorundayız. Bunu biz, 1900’lü yıllarda Kurtuluş Savaşı ile çok iyi anladık. Gazi Mustafa Kemal Paşa, çizmiş olduğu milli misakla olayı bizlere o kadar güzel anlatmıştır ki bizlere, Kuva-i Milliye’yi kurduk, arkasından düzenli ordu sistemine geçtik ve bağımsızlığımızı kazandık. Özbekistan ile biliyorsunuz güzel bir çalışma yaptık. Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı geldi. Ne dedi? Bizler Müslüman Türk âlemi esaret altında iken, iyi ki Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak ayakta! Yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı üniversitemizde ağırladık. Onlar da aynı şekilde burada anlattılar nasıl bağımsızlıklarını kazandıklarını ama hala tam bağımsızlıklarına kavuşamadıklarını. Yine aynı şekilde Azerbaycan’da Karabağ problemi Biz kendimizi iyi tanımak zorundayız. Çünkü emperyalizm komplo teorileri ile güya bize komplo teorisi diyorlar ama aslında gerçek teorileri ile saldırmaktalar. Ekonomik sebepler diyor, petrol var diyorlar Ortadoğu’da, onu ele geçirmek emellerindeler. Fakat sadece petrolle de geçilmiyor, buradaki insanlığımı yok etmeye çalışıyorlar. Dini yönden kendi dini inançları ile ele alıyorlar olayı. Sadece hak ve adaleti savunan bu Müslüman âlemi, Türk Müslüman âlemini yok etmeye çalışıyorlar. Neden yok etmeye çalışıyorlar? Her zaman söylediğimiz gibi biz geçmişimizle övünen bir ülkeyiz. Geçmişimizle o kadar çok övünüyoruz ki, bizim atalarımız Balkanları yönetti, Ortadoğuyu yönetti kimsenin burnu dahi kanamadı. Her nereye gittiler ki, orada biz hizmetkâr olarak geldik. Ama şimdi bakıyoruz ki tam tersi var. Adına Birleşmiş Milletler denmiş, gelişmiş ülkeler denmiş, söylemiş oldukları hiçbir değerin şu anda karşılığı bulunmamaktadır. Bunu çok iyi anlamamız lazım. Değerli öğrenciler, bu soruları çok iyi cevaplıyor olmamız lazım. Bize bırakılan başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni korumamız, ilelebet bağımsızlığını yaşatmamız lazım. Buna sahip çıkmanın önemini, biraz önce bahsettiğim gibi bize insanlığın ihtiyacı var. Sadece Ortadoğu’nun değil, bir Amerika’nın bile bize ihtiyacı var. Çünkü bizler, gittiğimiz yere sömürgeyi değil, işkenceyi değil, adaleti götürüyoruz, hukuku götürüyoruz. Bu paneli düzenleyen çok değerli moderatör hocamız Osman Hocama, konuşmacı hocalarımıza, İstanbul’dan gelen misafirimize ve siz katılımcılarımıza değerli vaktinizi bize ayırdığınız için hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” ifadelerinde bulundu.
“Gazze’deki O Duvarların Berlin’deki Duvarlardan Ne Farkı Var? 1940’lı Yıllarda Berlin’de Oluşturulan Duvarların Bir Benzeri O Duvarlar.”
Panelin Moderatörlüğünü üstlenen Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman İsmail Özdel yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Gazze’deki duvarları fark ettiniz mi? Gazze’deki o duvarların Berlin’deki duvarlardan ne farkı var? 1940’lı yıllarda Berlin’de oluşturulan duvarların bir benzeri o duvarlar. Aynı duvarlar, bu da bize şunu gösteriyor, benim de panelde olmamın en büyük sebebi de Psikiyatr olmam. Bu da şunu gösteriyor, insan psikolojisinde travmaya uğrayanlar ne yazık ki travmatizan olarak karşımıza çıkıyor. Yani 1940’lı yıllarda travmaya uğramış toplumu şimdi bir travmatizan olarak o bütün güçleri ile soykırımın en önemli parçası haline dönüştüler. Bu durum çok ciddi bir durum. Hepimizin üzerinde düşünmesi gereken en önemli noktalardan biridir. Travmaya uğrayan toplumlar, travmatizana dönüşüyorlar ve aynı zamanda emperyal güçlerin de en önemli oyuncağı haline geliyorlar. Niye Amerikalılar bizim karşımıza Yunanlıları çıkartsın. 1919’da niye Yunanlılar İzmir’e çıktı? Niye kendileri değil de Yunanlıları çıkarttılar? Çünkü aramızda bir ilişki vardı. İki toplum da birbirini travmaya uğratmış olarak görünüyordu. Yani bu iki toplumun geçmiş acılarını, birbirleri ile vuruşturarak aslında yeni acılar oluşturmak ve bir şekilde o tiyatro sahnesindeki yönetmenliklerine devam edebilmek amacındaydılar. Bunların hepsi politik psikiyatrinin çok önemli konularıdır” şeklinde konuştu.