EGE Çevre ve Kültür Platformu seçime girecek olan adaylara, vatandaşların haklarının ve doğanın korunması konusunun büyük bir önem arz ettiğini belirterek çağrıda bulundu. Kamu yararı, kalkınma gibi söylemlerle yoksul halkın varlıklarını gasp etmeyin diyen EGE Çevre ve Kültür Platformu seçime girecek adaylara bazı tavsiyelerde bulundu.
EGEÇEP’in Denizli, İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, afyonkarahisar, Kütahya, Uşak illeri için seçime girecek adaylara talepleri şu şekilde oldu; “Kentleri ve çeperindeki kırsalı doğal ve kültürel varlıklar dahil bütüncül bir ekosistem olarak görmelidir, doğayı bir özne olarak kabul etmelidir.
Kentlerin yatay ve dikey sınırsız büyümesinin önlenmesini ve küçük ve yavaş kentlerin oluşturulmasını hedeflemelidir.
Kentleri ve tüm yaşam alanlarını afetlere karşı dirençli hale getirmeli, afet birimleri kurmalı ve toplumsal cinsiyete ve ekosisteme duyarlı afet acil eylem planı hazırlamalı, var olanları etkinleştirmelidir. Afetlere karşı acil toplanma merkezleri, müdahale birimleri, acil müdahale ekipleri ve ekipmanları oluşturmalıdır.
İklim değişikliğine karşı mücadelenin bir aracı olarak, toplumsal cinsiyet duyarlı, uzmanlar ve ekoloji örgütleri ile birlikte “İklim acil eylem planı” hazırlamalı, planın uygulanmasını ve belediyenin imar planlarının hazırlanması, altyapı, ulaşım hizmetleri gibi tüm faaliyetlerini iklim değişikliği açısından izlemesini yapan “iklim izleme birimi” kurmalı, varolanları etkinleştirmelidir. İklim değişikliğine uyum çerçevesinde, iklim krizinin birinci derecede etkilerinin görüleceği deniz ve göl kıyıları ile dere yataklarını her türlü riske karşı yeniden ele almalıdır.
Kent çeperlerinin, kırsalın ve yaban hayatının madencilik, enerji projeleri, yapılaşma gibi nedenlerden dolayı baskı altında olmasından ve köylülerin geçimlerini sağlamak için işçileştiği gerçeğinden hareketle, bu gidişatı tersine çevirebilmek için kırsal yaşamı, köy yaşamını, geleneksel üretimi destekleyici agroekolojik çalışmalar yapmalıdır. Kırsalı desteklemek için üretim kooperatifleri kurmalı, kâr amacı gütmeyen geçimlik ekonominin geliştirilmesinin yöntemlerini uygulamaya sokmalı ve desteklemelidir.
“Çevresel Etki Değerlendirme Raporları Hazırlanmalı”
Kentin sağlıklı ve ucuz ekolojik gıdaya erişimi için aracısız üretici pazarları kurmalı ve tüketici kooperatiflerinin kurulmasını desteklemeli ve öncülük etmelidir.
Meclis çevre komisyonlarını işletmeli, tüm çalışma sürecinde uzman kurumlar ve ekoloji örgütlerini karar süreçlerine dahil etmelidir.
Kent ve çeperinde yürütülen tüm projeler için, ekoloji örgütleri ve bağımsız uzmanlarla işbirliği içinde, çevresel, sosyal, sağlık etkisi gibi hususları içeren bilimsel “Çevresel Etki Değerlendirme Raporları” hazırlanmasını sağlamalıdır.
“Rantçı değil, Halkçı”
Çevre düzeni ve uygulama imar planlarını hazırlarken uzman kurumların, ekoloji örgütlerinin, bölgede yaşayanların katılımını sağlamalı, rantçı değil, halkçı ve ekolojik duyarlı bir anlayışı gözetmelidir.
On yıllardır güvenlik politikaları nedeniyle Kürt illerinde süregiden zorunlu göç ve yaşam alanlarının yok edilmesine ve başkanlık ve belediye meclislerine kayyım atanmasına karşı durmalıdır.
Sermayenin ele geçirdiği tüm kentlerin finans ve kâr merkezi haline getirilmesiyle artan mülksüzleştirmeye ve kentsel dönüşüm adı altında ortaya çıkan soylulaştırmaya karşı durmalıdır.
Afet zamanlarında öne çıkan ekolojik ve toplumsal tüm varlıkların ve müştereklerin gaspına, zorunlu yerinden etmelere, kültürel, sosyolojik, demografik yıkımlara karşı durmalı ve bu yıkımların engellenmesi için politikalar geliştirmelidir.
“Yoksul Halkın Varlığı Gasp Edilmesin”
“Kamu yararı, kalkınma” gibi söylemlerle yeşil yıkamacı stratejilere, kırda, kentte müştereklerin ve çiftçinin ve yoksul halkın varlıklarının gasp edilmesine karşı çıkmalıdır.
Tüm canlıların müşterekleri olan ormanlar, sulak alanlar, meralar, tarım alanları, denizler, kıyılar ile kentsel müştereklerimiz olan yeşil alanlar, kamusal alanlar ve tarihi alanları korumalı ve kaybedilmiş, bozulmuş alanların geri kazanılmasına yönelik etkin çalışmalar yapmalıdır.
Tüm yerel ekolojik politikaların diğer yerel yönetimler ve halkla birlikte bölgesel ve merkezi bir politikaya dönüştürülmesi için çaba göstermelidir.
Merkezi yönetimlerin ekolojik yıkım politikaları ve uygulamalarına karşı halkla birlikte direnç noktası oluşturmalıdır.
“Ekolojik Tedbirleri Almalı”
Doğal, tarihi ve kültür varlıklarının envanterini çıkarıp, koruma politikaları geliştirmeli, geçmişle-gelecek arasında köprü kurarak yaşamın zenginleştirilmesi ve değerli kılınması için çalışmalıdır.
Hayvan barınakları adı altında açılan işkencehaneler kapatmalı, tüm hayvanların kentlerde özgürce yaşam hakkını gözetmeli, ihtiyaçlarını karşılayan eşitlikçi politikalar geliştirip uygulamalıdır.
Doğal döngünün kırılmaması için kimyasal kullanımı yerine ekolojik tedbirleri almalı, kırılan döngüler için rehabilitasyon politikaları uygulamalıdır.
Kentleri devasa çöp ve atık üretim merkezi olmaktan çıkarmalı, tüketimi ve atık çıkartılmasını azaltan politikalarla doğayı tahrip etmeyen ayrıştırmayı ve kompostu önceleyen atık politikası izlemelidir.
“Yenilebilir Peyzaj Uygulanmalı”
“Beton ve asfalt belediyeciliği”ni terk etmeli, ekolojik alternatifleri kentlerde uygulamaya almalı, iklime, yöreye göre yapı malzemelerinin ekolojik ve sürdürülebilir olması için teşvik edici politikalar geliştirmelidir.
Kent ormanlarını, kent korularını ve kent içi yeşil ve sulak alanları korumalı, yeşil alanları artırmalı, park ve bahçe uygulamalarında yerel türler gözetilerek yenilebilir peyzaj uygulamalıdır.
Ulaşımda toplu taşımayı öncelemeli, bisiklet kullanımını teşvik etmeli, yaya yollarını çoğaltmalı, trafiğe kapalı alanların ve meydanların sayısını arttırılmalıdır.
Tarım zehirlerinin kullanımının yasaklanarak agroekolojik yöntemlerle yapılacak yerel tarımı desteklenmelidir.
“Su Ticarileşmesin”
Enerjinin rant için değil, ihtiyaç kadar, yerelde, halkla birlikte, enerji kooperatifleri tarafından, iklim dostu yöntemlerle üretilmesi ve enerji demokrasisinin sağlanması için politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır.
Kent çeperindeki yaban hayatın korunması ve kent yorgunluğunun azaltılması için ışık ve ses kirliliğinin engellenmesi konusunda önlemler almalıdır.
Suyun tüm canlılar için temel bir hak olduğundan hareketle suyun ticarileşmesiyle mücadele etmeli, içilebilir, temiz ve ücretsiz şebeke suyu sağlamalıdır. Su varlıklarını korumalı, içme, kullanma ve sulama suyunun enerji, madencilik projeleri ve organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı nedenleriyle şirketlere tahsisinin önüne geçmelidir. Halkın temiz, sağlıklı su ihtiyacını sağlamayı garantiye almalı, kırda ve kentte kuraklıkla mücadele için su tasarrufu, yağmur hasatı, damla sulama, kuraklığa dirençli peyzaj vb. uygulamaları gerçekleştirmeli ve desteklemelidir” şeklinde oldu.