Hizmete girdiği günden itibaren Çivrillilerin en çok tercih ettiği dinlence ve piknik alanı olan Hakkı Aslan Bayraktepe mesireliği, bilinçsiz ve sorumsuz kişilerin kurbanı oldu. Piknik sonrası çöp ve atıklarını kamelyalarda bırakan kendi bilmezler mesire alanını çöplük haline getirdi.

“Bayraktepenin Bayrağı yok”

KÖYÜN SU İHTİYACINA DESKİ’DEN DESTEK KÖYÜN SU İHTİYACINA DESKİ’DEN DESTEK

Özellikle hafta sonu yüzlerce ailenin gittiği Bayraktepe mesireliğini görenler şaşkınlığını gizleyemezken bazı vatandaşlarda yapılanların ihanet olduğunu belirtti. Kırılan kamelyaların çatılarının zamanında yapılmadığını ve mesireliğin bakımsız bırakıldığını belirten vatandaşlar belediyenin bakım ve onarım konusunda yetersiz kaldığını iddia etti. Yaz mevsiminin başında yapılması gereken bakım ve onarım işlerinin mevsim sonu yaklaşmasına rağmen yapılmadığını belirten vatandaşlar “defalarca iletilmesine rağmen halen kamelyaların çatıları kırık. Piknik alanına adını veren bayraklar halen yok. Alan bakımsız ve çöp içinde” diyerek tepki gösterdi.

Yaklaşık bir yıldır Türk devletleri Bayraklarının yerine takılmadığını belirten vatandaşlar “geçen dönemde eskidiği için indirilen Türk Devletleri bayrakları halen yerine takılamadı. Çöpü toplayamadılar, çatıları yapamadılar ama bayrak alıp onu bile direklere çekemediler Bayraktepeye büyük haksızlık yapılıyor. Şehrin en güzel mesire ve piknik alanı göz göre göre harabeye çevriliyor” dedi.

“Her şeyi belediyeden beklemeyelim”

Piknik alanının çöplerle kirletildiğini belirten vatandaşlardan bazıları da “bakımsızlığın yanı sıra buraya gelen insanlar, çöplerini olduğu gibi bırakıp gidiyor. Tamam, bakımsızlık var ama asıl sorun insanların çöplerini piknikleri eğlenceleri bittikten sonra olduğu gibi bırakması. Sonuçta bu bölgede hayvanlar var, kokuya gelen hayvanlar kamelyalarda bırakılan atıkları sağa sola taşıyor, poşetleri parçalıyor ve ortam iyice kirleniyor. Bakım yok diyenler çöplerini bırakıp gidiyor. Her şeyi belediyeden bekleme lüksümüz yok. Kendi çöpümüzü çöp toplama alanlarına uygun şekilde bırakmalıyız.”

Editör: Bülent Çakır