Bugünden tam 224 yıl önce, yokluk yine insanların belini kırarken, evler yine toplu halde dağ tepelerine yapılırken, Balıkesir’de Edremit Pazarı çarşamba günleri kurulurmuş.
Yörenin tüm köylüleri pazara gelir, geçim için malını satıp ihtiyaçlarını bu pazardan giderirlermiş.
Kaz Dağı’nın bin 500 metre yüksekliğinde Sarıkız zirvesinde eteklerde kurulu bir obada, bölgenin en güzel kızı Emine yaşardı. Emine, her çarşamba 5 saatlik dağ yolundan getirdiği süt ürünleri ve balı pazarda Hasan’a satardı. Hasan ise getirdiği sebzeleri Emine’ye satardı.
Gide gele aralarında bir muhabbet başlar olmuş ve artık her pazar dönüşü Hasan’ın yaşadığı Zeytinli Köyü’ne kadar yürürler, Emine ise oradan 4 saatlik dağ yolundan evine dönerdi.
İki gencin kalbi birbirine ısındıkça, evlenmeye karar verirler ancak Emine’nin obasında tek bir gelenek vardır. Hasan, Emine’nin obasında yaşamalıdır. Hasan ve yalnız yaşayan annesi, annesinin tek başına kalacak olmasına rağmen bu şartı kabul eder. Ancak, Emine’nin ailesi Hasan’ın zorlu dağ şartlarında ayakta kalamayacağını iddia eder.
Bu sebeple Hasan bir sınava tutularak, tuz dolu çuval ile evinden Emine’nin evine yürüme sınavına tabii tutulur.
Annesi Son Kez Gördü!
Başına geleceklerden habersiz annesine son kere sarılan genç, tuz dolu çuvalı sırtlayarak Emine ile birlikte yola koyulur.
Bir saatlik yürüyüş sonunda Beyoba Köyü’ne varan çift, yola devam etmek için kararlıdırlar. Ancak, zavallı Hasan’ın sırtı sıcağın da etkisi ile tuzdan yanmaya başlar. Dişini sıkan sevdalı Hasan, Sutüven Şelalesi’ne ulaştı. Yol yapacak bir belediyenin olmaması üzerine, dere içinde belli belirsiz ilerleyen yolda, taştan taşa hoplaya zıplaya ilerleyen Hasan, iyice yorulur.
Bir anda yorgunluktan yere yığılan Hasan, Emine’nin tüm teşviğine rağmen düştüğü yerden kalkamaz.
Hasan kalan son nefesi ile Emine’ye kaçıp başka yerde yaşamayı teklif eder. İnadından ve ailesinden vazgeçmeyen Emine, tuz çuvalını kendi sırtlar ve “gelirsen evleniriz” diyerek sevdiğini arkasında bırakarak yola koyulur.
Acı ile “Beni burada bırakma, bir yere gidemem, burada ölürüm!” diyen Hasan’ı duymazdan gelerek evinin yolunu tutar.
Obasına varınca Hasan’ı geride bıraktığına pişman olan inatçı Emine, tüm gücüne kuvvetine rağmen gece dışarı çıkmaya çekinerek sabahı bekler.
Sabah olduğunda sevdiğini bıraktığı yere giden Emine, bırakıp gittiği yerde bulamaz aşkını.
Hasan’ın annesi ile her yeri, günlerce aramasına rağmen Hasan ortada yoktur. Hasan’ın sesi kulaklarında mecnun mecnun dolaşan Emine, sevginin kıymetini çok geç anlar.
Hasan Boğuldu!
Bir umutla aklı başından uçmuş halde dolanan Emine, günlerden bir gün Hasan’a hediye ettiği çevreyi şelale suları ayaklarına getirince hepten kaybeder aklını.
Çevreden ulu bir çınarı kendine ecel seçen güzeller güzeli Emine, kendini hediye ettiği çevre ile ulu çınara kendini asar.
Yöre halkı bu olaydan sonra Gökbüvet Şelalesi’nin adını Hasan Boğuldu, Çınar’ın adını ise Emine Çınarı olarak adlandırdı.
Sesini Duyarlar
Anlatılan efsanelerden sonra adı değişen bu yeri ziyaret eden turistler ara ara hala Emine’nin “Hasan! Hasan!” diye bağıran sesini duyduklarını iddia ediyor.