Geçmişten günümüze kadar kadınlar, kimi

zaman toplum içerisinde yüceltilmiş kimi

zaman da istismar edilmiştir. Cinsiyet

ayrımcılığı ilk çağdan günümüze insanlığın

en önemli toplumsal problemlerinden

birisidir. Bununla birlikte kadının statüsü

coğrafyaya, yaşanılan zamana ve kültüre

göre toplumdan topluma değişkenlik

göstermiştir. Bu makalede, Türk tarihinin

bozkır devirlerinde, toplumda önemli bir

unsur olarak yer alan kadının algılanışı,

devlet yönetimi ve sosyal hayatta sahip

olduğu haklar, icra ettiği görevler ve statü

durumu açıklanılmaya çalışılmıştır.

Aile içerisinde Türk kadını

Türkler tarihin en eski toplumlarındandır. Bu özellikleri gereği, tarihin en eski ve kökten aile yapısına da

sahiptirler. Akrabalık kan esasına dayanır. Atlı bozkır kültürünün bir neticesi olarak çekirdek aile tipi

yaygındır. Dünya’nın dört bir yanına dağılmalarına rağmen varlıklarını, kimliklerini korumaları aile yapısına

verilen büyük önemden ve aile kurumunun sağlam temellere sahip olmasından ileri gelir. Türk dilinde, başka

dillerde rastlanmayacak kadar çok akrabalık teriminin bulunması bunun bir delilidir. Orhun Yazıtları’nda

“Sizler anam hatun, hala ve teyzelerim, ablalarım, kadınlarım ve kızlarım” şeklindeki hitabı bu görüşü

teyit etmektedir. Daha ilk devirlerden itibaren Türk toplumun geneline tek eşlilik hakimdir.Türk sosyal

hayatının temelini oluşturan ve kültürel yapı içinde büyük öneme sahip olan ailenin vazgeçilmez unsuru,

kuşkusuz ki kadındır. Bu konum ise Türklerin medeni seviyesini gösteren önemli bir ölçüdür.

Tarih kaynaklarında Türklerin kutsal ve önem verdikleri haklara, “ana hakkı” dedikleri ve bunu da

“Tanrı Hakkı” ile eşit tuttuklarını göstermektedir. Dede Korkut’ta bulunan kadın tiplerini incelediğimiz

zaman ailesini ayakta tutan, daima erkeğin yanında yer alan, her başarılı durumun ve düzenin arkasında olan

bir karakter ile karşılaşırız.

İslamiyet öncesinde Türklerin çağdaşı toplumlar bakıldığında çocuklarda cinsiyet ayrımı bir hakikattir.

Halbuki eski Türklerde, kız evlat erkek evlattan ayrı tutulmamış, İslâmiyet’ten önceki Arap toplumunda

olduğu gibi bir felâket, zillet şeklinde yorumlanmamıştır. Aksine, kız babası olmak için Oğuz Beylerinin

duasını isteyen kimseler vardır.