“16 SENE ÇALIŞIP BU EVİ YAPTIK”
Kızılcayer Mahallesi’nde yaşayan 55 yaşındaki Sebahat Erol, eşi ile aralarının bozulma sebebinin ev olduğunu öne sürerek; “Eşimle hiçbir kez bile olsun birbirimizi kırmadık. Çok güzel bir evliliğimiz vardı. Herkesin takdirini kazanmıştık. Liseli aşıklar gibiydik. Ta ki bu evi yaptırana kadar. Tam bir sene olduk evi yaptıralı. Varımızı yoğunumuzu bu eve döktük. Eşim 7 ay ikametgah almadı. Sorunca da ruhsat vermiyorlar diye geçiştiriyordu. Biraz ortam gergindi. Zaten duyuyordum kayınımın üzerine tapusunu vereceğini. Ben vermesini istemedim. Dünyanın bin bir türlü hali var. Eşim yok kardeşim bizi kapıya atmaz dedi. Dünya mallı dünyada kalır. Ama biz bu evi 16 sene çalışıp çabalayıp elimizin emeği ile yaptık. Ekmek bulamadığımız günler oldu. Ama biz gayret edip çalıştık. Çocuk bakıcılığı, aşçılık hepsini yaptım. 200 gram altınımı bu eve verdim kümesimi bile kendim yaptım. ”dedi.
“BENİM BÜTÜN HAYAT STANDARTLARIM ELİMDEN ALINDI”
Kendisini ölüme terk ettiklerini belirten Erol; “Benim bu evi yakacağım bahane ve yalanları ile iftira atıp 4 ay önce evimden uzaklaştırdılar. Gecenin yarısında penye ve bir çift terlik ile sokakta buldum kendimi. Eltinin yengesinde kaldım. Kayınım tarafından pazarda olmayan hakareti işittim. Sesimi duyuramadım. Kalp krizi geçirdim anjiyo oldum ve göğsümde kitle vardı. uzaklaştırılınca ilaçlarım evde idi ver dedim vermediler. Biyopsi yapıldıktan sonra kötü hastalık olduğu ortaya çıktı. Bende hakime gittim ben sokakta kalamam. Kimsem yok. Hakim de evde kalabilirsin dedi. Eve geldiğim günün ertesi günü kayınım ve eşim evde kömürden başlayıp peynire varıncaya kadar hepsini götürdü. Jandarmayı aradım bir şey yapamayız dediler. Daha sonra elektrik suyumu kestiler. Benim bütün hayat standartlarım elimden alındı. İlaç içiyorum fayda göremiyorum. Çünkü ev soğuk ve karanlık. Suyumu Çivril’den getiriyorum. Çamaşırımı Çivril’de yıkatıyorum. Bayat ekmek getiriyorum tavuklarla paylaşıyorum. Beni ölüme terk ettiler. ”şeklinde konuştu.
“EVDE DUMANDAN ZEHİRLENDİK”
Balkonda çöp kovasında odun yakarak ısındığını ifade eden Erol; “Belediyenin verdiği çöp kovası ile ısınıyorum. Balkonda içinde odun çalı çırpı yakıyorum. Geçen günde ablam yanıma geldi. Ev soğuk o üşümesin diye balkonda yaktığım kovayı kor halinde odanın içine getirdim. Uyumuş kalmışız. Meğer zehirlenmişiz. Ablam da ölüyordu benim yüzümden. Bana gelsin destek olsun dedim. O da gidiyordu. Hastanelik olduk. Ben çok mağdur oldum hala daha mağdur ediliyorum. Evimde elektrik olmadığı için ne elektrikli soba da yakamıyorum. Ev daha yeni olduğu için çok soğuk. Soğuktan ölelim mi? Bu kadar da olmaz. Ben susuz, elektriksiz nasıl yaşayayım. Elektrik su kaynımın üzerine hiçbir şey yapamıyorum. ”dedi.
“ÖLÜMLE BURUN BURUNAYIM”
Haklarını aradığını ve aklanmak istediğini vurgulayan Erol şunları kaydetti;” Adalet, yasalar varsa araştırılsın. Ben ev talibinde değilim. Bana tapu etsinler demiyorum. Ben istemiyorum. Ama benim haklı olduğum ortaya çıksın. Haksız yere 4 aydır sürünüyorum. Gelip araştırsınlar mahalleye sorsunlar ben bu evi senelerdir çalışıp biriktirdiğim paralarla yaptım. Çocuk baktığıma ve otellerde aşçılık yaptığıma dair belgelerim var. Ben sadece hakkımı istiyorum.”
OYUNA KURBAN GİTTİM”
Kendisini komploya getirdiklerini belirten Erol; “Ben su gibi duruyorum. Ben yarınsız sevdim eşimi yalansız sevdim eşimi ama müthiş komploya geldim. Ben 300 milyarı verip niye sokakta kalayım. 300 bine bu evi yapana kadar Çivril’den başka bir alır misler gibi yaşardık. Bu kadar düşmanlık olmaz. Ben bir hayatı 16 sene onunla paylaştı ise hakkımı aramak zorundayım. Ucunda ölüm bile olsa arayacağım. Zaten ölümle burun burunayım.
Ben aklanmak istiyorum. İftira atanların ceza almasını istiyorum. Başka da bir talebim yok.” diye konuştu.