Bebekliğinde geçirdiği havale sonucu felç kalan ve sağ eli hariç vücudunu kullanamayan Esma’yı (34) Ahmetçik mesireliğinde bir ağaç altında otururken gören İlhami (39) ilk görüşte aşık oldu ve işte benim evleneceğim kadın dedi. Sonrasında ortak bir arkadaşları vesilesi ile tanışan ve bir hafta içinde evlenmeye kara veren çiftin aileleri ise bu evlilik kararını onaylamadı. Her iki ailenin tüm itirazlarına rağmen bir sene kadar nişanlı kalan çift kendi imkanları ile aileleri olmadan evlendi. Bir oğlu ve bir kızı olan Özkan çifti tüm zorluklarla birlikte mücadele edip mutlu olmayı başardı.

Ben dünya gözüyle değil gönül gözüyle gördüm aşık oldum diyen İlhami “Aşkın bir tarifi yok. Aşk gönülden gelen bir hissiyat duygusu. Bunu anlatmanın en güzel yolu da bunu yaşamak. Şimdiki aşkları yaşamak nasıl bir şey bilmiyorum. Sakız gibi mi, alınıp satılan bir şey gibi mi bilmiyorum. Bizim bildiğimiz sevgi, sadakat ve saygı bunlar olduğu sürece her şey oluyor. Kiminin bağırışını duymayacaksın, kiminin kızışını görmeyeceksin, kiminin acısını hissedeceksin ama hissettirmeyeceksin, bu duyguyla yaşarsan aşk yaşanıyor. Bizim aşk hikayemizde ben dünya gözüyle değil gönül gözüyle gördüm. Öyle sevdim, öyle beğendim, öyle evlendim. Allah da aşkımızın bir kanıtı olarak iki meyve verdi. Mutluyuz, mesuduz.” Dedi.

BÖYLE AŞK ZOR GÖRÜLÜR BÖYLE AŞK ZOR GÖRÜLÜR
Hayatın zorluklarına birlikte göğüs geren çiftin ev işlerini tarif etmek Esma’ya yapmak ise İlhami’ye düşüyor. Ev işleri bir yandan çocukların bakımı bir yandan tüm yükü tek başına üstlenen İlhami ne yazık ki tam zamanlı bir işte çalışamıyor. Sabah kahvaltı hazırlayıp yedirip içirdikten ve ortalığı topladıktan sonra işe giden İlhami’nin en fazla iki saat çalıştıktan sonra tekrar eve gelip yemek hazırlayıp eşi ve çocuklarına sofra kurması gerekiyor. İnşaatlarda gündelik işlerde çalışabilen İlhami’ye iş verenler ise özel durumunu bilen kişiler oluyor yoksa günde üç dört kez eve gelme şansı olmuyor.
Evliliklerinde 10 yılı geride bırakan çift çocuklarla birlikte masrafların da büyümesi ile zaman zaman zorlansa da bunun mutluluklarını bozmasına izin vermiyorlar. Oğulları Yağız Yaşar Toprak (9)’ın ve kızları Ezel İrem Elfida’nın istediği tablet, bilgisayar ile eşinin 24 saat kaldığı evde tek zaman geçirdiği televizyonu alabilmek için İlhami tek çareyi motorunu satılığa çıkarmakta buldu. Hastalıkta sağlıkta bir yere giderken dört kişi sığamıyorlardı ama motor İlhami’nin eli ayağı olmuştu. Ailecek binebilecekleri bir aracın hayalini kurarken ellerinde olan tek motorlarını satmak zorunda kalmak bile İlhami’yi isyana sürükleyemezken çocuklarının istediği her hangi bir şeyi alamamak ise ölümden daha ağır geliyor ona.
Eşine olan sevgisini anlatırken gözlerinin içi parlayan İlhami, “Eşim benim hayattayken tek dileğim, öldüğüm zaman son isteğim.” diyerek herkese örnek olması gereken aşklarını adeta tüm dünyaya haykırıyor.
Eşini çok sevdiğini söyleyen ve utangaçlığından çok fazla konuşamayan Sema ise “Eşime engelli biriyle evlenme sonra çok mutsuz olursun dediler ama o bunlara hiç aldırış etmedi. Aşk hiçbir engel tanımadı. Çalışmayı ve eşime destek olmayı çok isterdim. Keşke ben iyileşsem ve eşimin yükünü hafiflete bilsem ama…” Diyor ve susuyor.
Derslerinde çok başarılı olan Yağız Yaşar Toprak ve Ezel İrem Elfida’nın istedikleri tek şey ise tablet ve bilgisayar tabi bir de anneleri için hiçbir kanalı çekmeyen eski televizyonlarının yerine yenisinin alınması.
H:Serap Sofulu