Çivril, tarihi ve kültürel kökleri, ticari ve tarımsal faaliyetleri ve stratejik konumuyla da İç Ege’nin başkenti olma potansiyelini taşıyan çok önemli bir şehirdir.
Çivril’in bu potansiyelini zirveye çıkartabilmesi için bazı önemli noktaların üzerinde durmakta yarar olur. Çivril, Bizans İmparatorluğu’nun Türklerin elinden almak için büyük çaplı bir sefer başlattığı dünyanın en stratejik, en büyük savaşlarından bir tanesinin gerçekleştiği yer olarak, dünyanın en önemli şehirlerinden bir tanesidir. Tabi, birçoğumuz bu değerin farkında değiliz; fakat unutulmamalıdır ki Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan bir köprü konumundaki Türkiye, Akdeniz ile Karasal iklimlerin kucaklaştığı, tarımın coştuğu nadir dünya ülkelerinden bir tanesidir. Öyle bir iklim ve toprak yapısı düşünün ki, kirazından elmasına, kayısısından şeftalisine ihracat yapar kalitede ürünler yetişir.
Türklerin galibiyetiyle sonuçlanan Miryokefalon Savaşı (1176), Malazgirt Savaşından (1071) sonra Anadolu’da kesin hakimiyetin kazanıldığı bir savaş olarak tarihi belgelere ve kayıtlara geçmiştir. Bu bölgede bu derece tarihi büyük bir savaşın cereyan etmesinin bazı kritik sebepleri arasında; Çivril’in Ege ile İç Anadolu arasında askeri ve ticari anlamda çok önemli bir geçiş güzergahı olması, Akdeniz ve Karasal iklimin tam ortasında bulunması ve tarım ürünlerinin çok çeşitli yetişebilmesi, Büyük Menderes Nehri’nin geçmesi ve bu Nehrin getirdiği alüvyonlu topraklar sebebiyle çok yüksek kaliteli tarım ürünlerinin yetişmesi gibi başlıkları sayabiliriz. Ayrıca; Ağlasun Antik Kenti, Kybele Tapınağı, Frig Kaya Mezarları gibi Çivril de Işıklı Gölü ve çevresi, tarihi ve doğal güzellikleriyle bir turizm kenti olma yolunda ilerlemektedir.
Evet dostlar, Çivril’i tüm bu potansiyel özellikleriyle saydıktan sonra eminim ki sizler de hak ettiği yerde henüz olmadığını fark edeceksiniz. Elbette ki Çivril’in hak ettiği konuma ulaşması için canla başla çalışan saygın şahsiyetler var. Saygın derken, sadece zengin anlamda değil, boyacısından kunduracısına, esnafından çiftçisine, amirine, memuruna, öğretmenine, öğrencisine varıncaya kadar birçok değerli insanımız bu bilinçle hiçbir karşılık gözetmeden Çivril’e değer katmaya devam ediyorlar.
Çivril’in hem yerlisi olsun hem şehir dışından gelmiş olsun, gerçekten Çivril’e küçük işler olsun, büyük işler olsun, kendine has yetenekleriyle değer katan birçok önemli şahsiyet var. Bu kişiler biliniyor, konuşuluyor; fakat gerek halk gerekse ilgili makamlarca yeterince onurlandırılmıyorlar. Şeyh Edebali’nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" şeklinde müthiş anlamlı bir sözü var. Çivril’de bir şeylerin değişmesi için öncelikle eşyaya değil, insana değer verilmesi gerekiyor. Bu değer de ancak bilinçle ve eğitimle gerçekleşebilir.
Zengin olsun veya sıradan biri olsun, kendisini halk tarafından kabul görmüş ve sırtı sıvazlanmış bir kişi, çalışmalarıyla şehirde büyük farklar yaratabilir. Çivril’e değer katma ve markalaştırmayla ilgili farkındalık yaratmak ve özendirmek adına halka yönelik bilinçlendirme eğitimleri, ilgili makamlarca verilebilir. Evet, her şeyden önce eğitim şart, her konuda eğitim. Toplumsal bir eğitim, toplumsal bir kalkınmayı getirir. Eğitim seviyesi yükseldikçe halk, Çivril’i geliştirme anlamında birbirleriyle yarışır hale gelebilir. Nitekim kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim, Bakara 148’inci ayette, "...Öyleyse ey mü’minler, siz de durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın." yazıyor.
Bu anlamda aklımıza gelen iki isim, Kadir Kameroğlu ve Atasay Kamer oluyor. İkisi de özellikle okul binaları ve üniversite konusunda Çivril’de büyük hizmetler vermişlerdir. Bu anlamda kendilerine buradan tekrar sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Bu gibi hizmetler, Çivril’in çok daha hızlı kalkınmasına neden olmaktadır. Bu iki önemli şahsiyet gibi Çivril’de başka şahsiyetlerden de en az bu kadar önemli hizmetler beklemek yerinde bir tespit olur. Çünkü bir şehre ne kadar çok yatırım yaparsanız, o şehir çiftçisiyle, esnafıyla, memuruyla o kadar hızlı kalkınır ve refaha ulaşır. Yani yapılan hayır işi, kat ve kat o hayrı yapana geri döner.
Hızlı bir giriş yapacak olursak, Atasay Kamer’in yaptırdığı üniversitemizde Türkiye geneli üniversite tercihlerinde bulunacak öğrencilerin dikkatini çekecek önemli bölümler bulunmamakta. Bu sebepten dolayı bu sene çok az öğrenci geldi, apartlar bile doğru düzgün açılmadı. Bu kadar büyük ve önemli bir üniversite binasında önemli bölümlerin açılmamasının sebebini anlamak gerçekten zor. Tam teşekkülü bir Ziraat mühendisliği, Makine Mühendisliği, Elektrik Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği gibi önemli bölümlerin açılması Çivril’in kalkınmasında çok önemli rol oynar. Bu konuyu büyüklerimizin derhal görüşüp çözümlemesi gerekir. Gerekirse Denizli Pamukkale Üniversitesindeki bu bölümlerden bazılarının orada kapatılıp burada açılması Çivril açısından çok kritik bir çalışma olur.
2’nci konu, Kadir Kameroğlu ve Atasay Kamer’in katkılarıyla yapılan okul binalarının bahçelerine birer kapalı spor salonu yapılması çok önemli bir konu. Eminiz ki Çivril’de bu iki büyük hayırseverden başkaları da var. Yavrularımızın soğukta bahçede üşütmemeleri için her okula bir kapalı spor salonu yapılması Çivril’in spora da ne kadar önem verdiğini gösterir.
Çivril’imizin bizden neler beklediğine haftaya devam edeceğiz. Şimdilik hoşça kalın, sağlıkla kalın.