Bir hastane odasında sabahlayıp gün doğumunu izlemek... Hava daha aydınlanmadan hastaneye akın akın gelen insanlar, hepsi sağlık peşinde.

Otobüs durağında bekleyen, işine gücüne koşturan insanları görüp imrenme duygusunun insanı silkelemesi. İşte o vakit anlıyor memnuniyetsiz nankör insan, monoton hayatın kıymeti. 
Offff! Çok sıkılıyorum, hiç keyifli bir hayatım yok, hep aynı döngü içinde dönüp duruyorum. 
Sabah kalk işe git. Çalış çalış eve gel, yemek ye, duş al. Yat, uyu. 
Hep aynı, hep aynı serzenişler... 

Hâlbuki yaşadığın günü anlamlandırabilmek, sabah uyanabilmek, aldığın nefesin sana yeni bir şans olarak verildiğini bilmek, bunun farkına varabilmek, işte o zaman insan daha iyi algılıyor nasıl bir şükür sebebi içinde olduğunu. 
Sabah aydınlanmadan o kör karanlığında, hasta yatağında cami minaresinden okunan ezan sesini duyuyorsa, şifa istiyorsa Rabbinden...
Senin sıcacık yatağında duyduğun ezan sesinden çok farklı anlamlar içeriyor bu durum. 
Seher vaktindeki kuşların sesleri daha bir anlamlı gelmeye başlıyor. Ne güzel yeni bir güne uyanabildim diyorsun. Demeye başlıyorsun. 
Farkında mısınız bilmiyorum fakat bu sıkıcı görünen döngüyü sadece sağlık sorunları ve ölüm bozuyor. 
Sıkılmak iyidir insanoğlu. Her şeyin yolunda olduğunu gösterir. 
Saygılar.