Çoğu insan için mutluluk verici bir gün değil mi seneyi devirmek?
Ben de sabah kalkınca şöyle bir baktım penceremden; Yenişehir’den, karlı Karcı Dağı'na karşı. Ortalıkta kırağı beyazlığı, güneşin kırdığı ayaz kokusu... Mis gibi havayı soludum, içime çektim. Ve şükrettim yeni bir güne uyanabildiğim için.
Gün ışığına karışan kuş cıvıltıları arasından selam vermek istedim sizlere.
2025, benim için tarihin yaprakları arasında kendimi sorguladığım bir gün.
Her gün “yarına çıkabilecek miyim?” sorusunun yıl bitimi cevabı... Koca seneyi devirdik, Derya!
Ölenler, kalanlar, yaşananlar... Bu yıl içinde tek sevindiğim, kucağımıza aldığımız nur topumuz ve Suriye’nin kurtulması diyebilirim. Ve her geçen gün “artı bir şeyler yapabiliyor muyum?” sorusu ile cebelleşmem...
Daha geçen gün yaşanan Buldan kazasında kaybettiğimiz çalışma arkadaşlarımız... Ve tüm fabrika olarak hâlâ şoktan çıkamamış olmamız... İşte hayat bu kadar. Bir gün önce varsın, gülüp eğleniyorsun. Helalleşip ayrıldıysan amenna; yoksa…
İşte burada durup kalıyorum. Üzerimizde hakkı olanlar...
Bildiğimiz, bilmediğimiz kimlerin hakkı var farkında olmadan girdiğimiz, çiğnediğimiz haklar? Kırdığımız gönüller?
Çoğu zaman boşuna yaşıyormuşum gibi hissediyorum.
Sabah oldu, ne değişti? Saatli maarif takviminden bir yaprak attık. Tabii hâlâ kullanan varsa... Yoksa saatleriniz çoktan attı o günü.
Güneş aynı güneş.
Üşüyen yine üşüyor.
Yorganın altında gizlice ağlayan yine ağlıyor (çoğumuz bundan habersiz).
Dert aynı dert.
Hasta hâlâ hasta.
Kimsesiz hâlâ kimsesiz.
Sevgili arkadaşım, kıymetli kardeşim, sevdikleriniz hâlâ yanınızdaysa her günümüz bayram. Çünkü yarının garantisi yok. Sağlığımız yerindeyse her günümüz bayram. Çünkü hastaneler deva bekleyenlerle dolu.
İşiniz var ve “Sabahın köründe kalkıp gidiyorum,” diyorsanız, bayram aslında. Çünkü o kadar işsiz var... Evine ekmek götüremeyenler var.
Ve bu güne uyanıp çocuklarınız ile kahvaltıya oturduysanız, bu bizlere bayram.
Bu sene içinse duam, Gazze’nin de feraha çıkması, içinde bulunduğu imtihandan kurtulması.
Devletimizin şu enflasyon batağından kurtulması.
Ve başımıza sarılan yozlaşma belası...
Bir an evvel refah seviyesine gelmemiz dileğiyle.
Aziz Mahmut Hüdayi’nin şu sözleri, üç gün için koşturduğumuz dünyayı iyi anlatıyor:
“Günler gelip geçmektedir,
Kuşlar gibi uçmaktadır.”
Ve bir gününü yedik bile, kaldı 364.
Yılı sevinçle karşılayanların yeni yılını ve
Bütün fanilerin üç aylarını kutluyorum efendim.