Bütün trenlerin hareket edemediğini çok küçük yaşlarda öğrendik.
Rayların hiçbir noktada kavuşamadığını,
Makinistin her zaman trenin içinde beklemediğini,
Trenler için yakılan türküleri,
Ard arda dizilerek tren oyunlarını…
Kapkara, yerinden hiç kıpırdamayan tarihi bir trenin merdivenlerine asılmayı,
İstasyona yeni girmişçesine penceresinden sevinçle bakmayı…
İçindeymiş gibi yolculuklara çıkmayı,
Hayalinden trenler uğurlamayı,
Özlemiyle yolcular karşılamayı,
İçinden trenler geçirmesini çok küçük yaşlarda…
Tren garlarına hiç gitmeden bile tren seslerini duymayı,
Beklediğimiz trenlerin gelemeyeceğini,
Gelmeyeceğini,
Pek çok trenin bizsiz hareket edeceğini,
Bir o kadar çoğunu kaçıracağımızı,
Yanlış trenlere dahi atlayıp bir yerlere gidebileceğimizi öğrendik…
yaşlarda.
İskeleye yanaşan vapurlara bakarak hayal kurmadık bizler.
İşte kapkara duran, istasyonlar gibi duran bu trene bakarak kurduk…
Önceden belirlenmiş duraklarda durmayı reddeden,
Artık gitmek zorunda olmayan bir trene bakarak…
Dağları deldiren tünellerden geçmeyi istemeyen, eski rayları daha da eskitmeyi göze alamayan bir trene bakarak…
O tren durduğu yerde bile hep el salladı geçti içimizde.
İyi niyetli, tecrübesiz bütün hayallerimize hep tarifeli biletler vererek…
Gizemiyle geçti içimizden.
Gitmeyen tüm düşlerin yerine…
İnmek hep biraz hüzündü sadece.
Öğrendik.
Eski, sağı solu kıvrılmış rayların üzerinde adım sayarak yürümeyi sonra…
Rayların arasına düşseniz, arkanızdan tren sesi duyulmayacak eski rayların…
Otların kapladığı, taşların acımadığı, yalnız ve ıssız yollardan geçen rayların.
O rayların hep bir gün yeniden işleyeceğini hayal ederek büyümek hele büyük işkence…
Sanki tüm insanlar saklanmış, kimse trenin orada olduğunu görmüyormuşçasına,
Yanından gelip geçerken…
Sadece çocuklar merak edip içine bakarken….
Hani tarihi bir eşya orada, çok da anlamı yok, kullanılmıyor artık, yerine son moda trenler son sürat gidiyorken üstelik; neden o treni hareket ettirme gayreti gönüllerde.
Kabullenmeliyiz artık, o tren gitmeyecek.
Uzak kaldığı vagonuna nihayet kavuşmuşsa da gitmeyecek,
İstasyonda karların arasında bekleyen genç kadın o trene binmeyecek,
Yağmurda şemsiyesini açmaya çalışan yaşlı teyze o trene binmeyecek.
Rüzgarlı bir sonbahar sabahında elinde tahta bavuluyla köşeden yaşlı bir adam çıkıp gelmeyecek,
O ses hiç çınlamayacak bu semalarda,
Kabullenmeli.
Ama nasıl, şu camların arkasında kalan o hayallere nasıl tutturmalı bu gerçeği…