14 Mayıs 2023 tarihinde ülkemiz cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmek üzere sandık başına gidecek.
Seçimlerden sonra Türkiye’nin geleceği yalnızca ülkemiz medyası tarafından değil Batı medyası tarafından da yakından takip ediliyor.
Özellikle İngiliz ve Fransız medyası 14 Mayıs seçimlerinden sonra ülkemizde kimin cumhurbaşkanı olması gerektiği hakkında yorumlarda bulunurken, mevcut iktidarın gitmesi yönündeki yazılar ve muhalefete verilen açık destek büyük dikkat çekiyor.
Net bir şekilde görünüyor ki Batı medyası son yıllarda Erdoğan karşıtlığının dozunu arttırıyor. 2003’ten beri güzellemeler yaptığı, Suriye savaşından önce Ortadoğu’nun abisi rolünü verdiği ılımlı islâm rejimini şuanda Ortadoğu ülkelerinden ve ülkemizden silmeye çalışıyor.
Bu açıdan fazlaca tepki çeken son örnek: Erdoğan’ı özellikle başkanlık seçiminden itibaren bir diktatör gibi tanımlamaktan çekinmeyen İngiliz dergisi The Economist’in, ülkemizdeki 14 Mayıs seçimini 2023’ün en önemli seçimi diye belirterek Kılıçdaroğlu’na verdiği açık destek…
Ancak görünen o ki, mevcut iktidarın cümlesiyle ‘halkın iradesini etkilemeye çalışması’ nedeniyle hem Erdoğan ve bakanlardan hem de toplumdan büyük tepki gören bu tür yabancı medya yazıları seçmen üzerinde pek de etkili olmamaktadır.
Aksine Erdoğan karşıtlığına değil toplumun daha fazla mevcut iktidara yönelmesine yol açmaktadır.
Aslında Batılı medyalar bunu sadece ülkemiz için değil başka ülkeler için de sık sık yapıyorlar.
Libya, Mısır, Rusya, Çin ve Kuzey Kore liderleri, İran yönetimi gibi Batı’nın çıkarlarına karşı duran kim varsa nasibini alıyor.
Örneğin son yıllarda özellikle Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında Putin hakkında sert yorumlarda bulunan Batı medyasından The Economist dergisinin 2017 yılında ‘Türkiye ve Rusya’nın dostluğu Nato’yu kaygılandırmalı’ demesi ve şuanda her iki ülke liderini de sert biçimde eleştirmesi de ilginç bir tesadüf olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak Batılı medyaların bu denli ülkemiz hakkında ilgili olması ne ilk ne de sondur. Çünkü ülkemiz Avrupa başta olmak üzere hem kendi kaderinin hem de komşu ülkelerin geleceğini belirleyebilecek bir konumda yer almaktadır.
Seçimlerden sonra kim kazanırsa kazansın ülkemiz içinde ve dışında barış ve refahın artmasını diliyorum.