Myriokephalon Savaşı zaferinin tarihsel gerçekleri derken, laf olsun diye yıllarca tekrarlanan şeyleri gündeme getiriyor değilim. Halen daha kırk yıl önceki şeyleri ısıtıp ısıtıp yeniden gündeme getirmenin bir gereği yok. Yeni gelişmeler ışığında bir kez daha bu konudaki tarihsel gerçekler ne diyor ona bakalım.
Bizans saray görevlisi NiketasKhoniates, Hıstoria adlı eserinde Bizans İmparatorunun ordusu ile başkentlerinden savaş yerine geldiği yolu net bir şekilde ifade ediyor. Buna göre Alaşehir (Philadelphia), Laodikeia. Honaz (Khonai), Lampe ve Dinar (Kelainai)’den sonra Khoma (Homa/Gümüşsu)’ya geliyor. Bizans ordusunun Khoma’dan sonraki hareketini ilgili eserden farklı bir yorum getirmeden ve farklı anlamlar yüklemeden aynen aktarıyorum: “…Bundan sonra imparator Khoma ve Myriokephalon (Bin kelle anlamına)’a geldi.”[i] Bu tarihsel bilgilerden anlaşılması gerekenler bellidir. Bizans ordusu önce Khoma’ya, Khoma’dan da Myriokephalon’a gelmiştir. İki yer arasında uzunca bir yol yürünmemiştir. Eğer Myriokephalon kalesi yaklaşık 30 km uzaktaki Işıklı Sarıbaba Tepesi’nde olsaydı, Bizans ordusu Khoma’dan batıya doğru 1 günlük mesafe daha yürümesi gerekecekti. Ancak yukarıdaki bilgilerde Bizans ordusunun Khoma’dan sonra “bir konak öteye” yürümesi gibi bir durum söz konusu değil. Bizans ordusu Khoma’dan sonra Myriokephalon’u geçtiğine ve Eumeneia yönüne doğru 30 km yol yürümediğine göre adı geçen yerin Kûfi Çayı Boğazı içinde olması mümkün değildir. Bizans ordusunun Eumeneia tarafına doğru yürüdüğünü iddia edenler, bu iddialarını boş sözlerle değil, tarihsel yayınlardaki gerçeğiyle kanıtlamalıdır. Bu bir konak öteye yürüme konusu Niketas’ta geçmediğine göre hangi tarihsel yayında var?
Bir de bir türlü kanıtlanamayan yıkık Myriokephalon kalesinin Sarıbaba Tepesi’nde yer aldığı iddiası var ki bu da hiç bıkmadan temcit pilavı gibi ortaya koyulduğunu görüyoruz. Bizans ordusu Khoma’dan hemen sonra Myriokephalon’u geçtiğine göre, bu yerin 30 km ötedeki bir dağın tepesinde olması mümkün mü?Hiçbir tarihsel yayında böyle bir bilgi yok.
Ayrıca sormak gerekir; Tarihsel yayınlarda Khoma adı geçerken, Eumeneia neden geçmiyor? Ya da günümüzde Akgöz olarak bilinen su kaynakları o yıllardaki bilinen adıyla neden yok? Eumeneia’da Roma ve Bizans dönemi kalelerin olduğunu, Thomas DrewBEAR’ınHoma adlı kitapta yer alan ilgili makalesinde görülebilir. Prof. Dr. Tuncer BAYKARA ilgili eserinde[ii], Eumeneia’ya Türklerin yerleşmeye başladığı dönemlerden söz ediyor, 1176 yılı Bizans döneminden değil. Bu bölgelere yapılan Türk yerleşmeleri, Bizans ordusunun Khoma’ya geldiği yıldan (1176’dan) çok sonradır. Doğru okunması ve yorumlanması gerekiyor. Eumeneia’nın Türkleşme öncesinde iskânsızlıktan dolayı ıssızlaşması ile, 1176 yılında halen daha Bizans toprağı olması arasında doğrudan bir ilgi kurulamaz. Tuncer BAYKARA hoca Bizans ordusunun savaş öncesindeki hareketinde Eumeneia yoktu demiyor.
Sürekli okurlar iyi bilir, Kûfi Çayı Boğazı Myriokephalon Savaşı’nın Yeri Olamaz başlıklı yazılara yine bu köşemde yer verdim. Ancak kimileri tarafından yeterince okunmamış olduğunu görüyoruz. O halde şu Tzibritze konusuna yeniden dönelim. NiketasKhoniates ilgili eserinde “Bunun üzerine Sultan bir anlaşmaya varılamayacağını anlayarak, Bizans ordusunun Myriokephalon’dan hareket ettikten sonra geçmesi gereken ve ‘Tzibritze geçidi” adını taşıyan, yolun darlaştığı yeri işgal etti”[iii] diyor. Verilen bu bilgilerden anlaşıldığına göre Tzibritze, Khoma ve Myriokephalon’a yakın bir yerde ve geçit içindedir. 30 km sonraki bir boğazda değil.
Manuel Komnenos savaş sonrası İngiltere Kralı II. Henry Plantegenet’e yazdığı mektupta sözünü ettiği Çivrilçimani değil, Cybrilcymani’dir ve Türklerin Tzibritze adını telaffuz biçimidir. Aynen Tzympe adını Çimpe biçiminde söyledikleri gibi. Bu benzer telaffuzların örneği çok. Konu edilen Cybrilcymani’nin Çivril adına dönüştürülmesinin ciddi bir dayanağı yoktur. Ülkemizde yedi yerde daha Çivril adında yerleşmeler var. Acaba bu adlar da Tzibritze’den mi dönüştü? Aynı adı taşıyan yerlerde de boğaz ve Çivriçimanı adını taşıyan yerler var mıydı, sormak gerekir.
Çivril, 1176 yılında kurulu değildi. Kurulu idiyse, o dönemin belgelerinde adı neden geçmiyor? NiketasKhoniatesKhonai (Honaz)’li olduğuna göre, Çivril yakınlarından Kûfi Çayı Boğazı’na giren Bizans ordusunu, Çivril’den değil de Khoma’dan diye yazmasını nasıl yorumlamamız gerekiyor? O halde Niketas’ın yanlışlığı kanıtlanmalıdır. Bu konunun içinden 30 km batıya doğru bir konak öteye yüründü denmesi çözüm getirmiyor.
Bir çelişki de Çybrilcymani söyleniş biçimi Çivrilçimani edilerek, “Çivril’in arkasındaki geçit” anlamı yüklenmiş olduğudur. Çivril’in 1176 yılında varlığı bilinmiyorken, böyle bir anlam yüklemenin gereği var mıdır? Anlatmak istediğim Çivril adının Tzibritze’den gelmediğidir. Çünkü ilçemiz Çivril’in adı tek değildir, bu adı taşıyan başka yerler de vardır ve hepsi de Türk yerleşmeleridir.
Hani bu Tzibritze, geçidin darlaştıktan sonra gelen bölümü idi? Bu durumda ilçemiz Çivril’in kurulduğu yeri Kûfi Çayı Boğazı içinde mi arayacağız? Eğer Tzibritze’yi Çivril diye okur isek, Çivril boğaz içindeydi gibi bir söylem ortaya çıkar. Peki, şimdiki yerine ne zaman taşındı?
Ayrıca Tzibritze, Çivril’in adlarından biri olamaz. Çünkü NiketasKhoniatesTzibritze’yiKhoma yanındaki geçidin içinde olduğunu belirtiyor.
Cybrilcymani, “Çivrilçimani” edilerek Çivril, Bizans belgelerinde yer alınıyor deniliyordu. Ancak şimdi de “Çivril arkasındaki geçit” anlamı yüklenmiş olduğu görülüyor. Bizans döneminde henüz Çivril yokken nasıl bir boğazın adına ilham kaynağı olabilir, İlham kaynağı olması gereken hemen yanındaki Eumeneia dururken? Çünkü bu boğazın Çivril yanından girişi yaklaşık 12 km. Ama Işıklı (Eumeneia) hemen yanında.
Daha önce yazdım yine yazayım, savaş sonunda yapılan barış anlaşmasında Dorylaion ve Soublaion kalelerinin yıktırılması şartı yer alıyordu. Bizans ordusu Sublaion’un yıktırılması şartını yerine getirdi. Bu yıkılan kale Khoma yanında. Sanırım Kûfi Çayı Boğazı görüşünü savunanlar da bu kalenin Gümüşsu’nun hemen yanında olduğu görüşünde aynı fikirdeler. Eğer bu savaş dedikleri gibi Kûfi Çayı’nda gerçekleşti ise, Bizans ordusu Sublaion kalesini yıkmak için tekrar doğu yönüne mi gitti? Hiçbir tarihsel kaynakta böyle bir gidişten söz edilmiyor. Yok, o kale de Kûfi Çayı Boğazı’nın yakınlarındaydı deniyorsa, Sarıbaba Tepesi çevresinde o kaleye de bir yer bulunması gerekecek. Görüldüğü gibi ortada gözle görülür bir çelişki var.
Kûfi Çayı Boğazı vadisinden (Işıklı’dan Sandıklı’ya giden tarihsel yol) tarihsel yolun geçmesi, bu boğaz içinde savaş olduğuna kanıt olamaz. Asıl önemli olan tarihsel yayınlardaki bilgilere dayanarak Bizans ordusunun bu boğaza nereden geldiği, buraya hangi bölgeden girdiği ve içi su dolu boğazda nasıl savaştığı gibi konulara açıklık getirmektir.
O halde Myriokephan Savaşı zaferi Çivrilçimani’de olmuştur demenin tarihsel geçerliliği yoktur.
Çivril’in adı Bizans belgelerinde geçiyor deniliyor ama nedense hiçbir tarihsel yayında adı yok. Çivril, Roma ve Bizans döneminde var mıydı, sorusuna da halen daha ses yok
[i]NiketasKhoniates, Hıstoria (I OANNES VE Manuel Komnenos’un Devirleri), sayfa: 123, Ankara, 1995
[ii] Tuncer Baykara, Selçuklu ve Beylikler Döneminde Denizli, ,IQ Kültür Sanat Yayıncılık, sayfa: 162, İstanbul, 2007
[iii]NiketasKhoniates, Hıstoria (I OANNES VE Manuel Komnenos’un Devirleri), sayfa: 124, Ankara, 1995