Çok uzun zaman oldu belki de kendimizle bayramlaşmayalı.
Biz pandemi geçince, sarılırız sanmıştık ülkecek birbirimize.
Kavgalar biter bir uçtan bir uca.
En çok da, dünya dolup boşalırken, NATO ve Rusya arasında kalmışken, Akdeniz ve Ege denizlerinde kavga büyümüşken…
Biz başka hayal etmiştik bugünleri.
Belki de bu yüzden hayal kırıklığı yaşadık biraz…
Pandemi sürecindeki yaşananlar nedeniyle bekliyorduk ekonomik krizleri aslında.
Ama böylesi bir hayat pahalılığında insanların hayat mücadelesini yakından görmek üzdü bizleri.
Misâl; ta Urfa’dan yola çıkan 10 kişilik bir aile, önce Antalya, sonra Denizli, ardından Aydın’a gidip tarım işçisi olarak çalışırken, ailenin 8 çocuğu boy boy hepsi; kışlık kazakların altında yırtık pantolonlar, terliklerle; mavi yeşil gözleri ışıl ışıl, güneş yanığı tenleriyle…
Yarı Türkçe, yarı Kürtçe konuşarak, ama sanki Suriye’den gelmişcesine yabancı hissederek gözlerimize bakıyordu.
İçtiğimiz bir yudum sudan utanarak karşılarında, meraklı bakışlarını gidermeye çalışarak, ve elbette bir şeyler ikram ederek yanımıza yaklaşmalarına izin veriyorduk bir zaman.
Çocukların çoğu küçük, konuşmayı henüz bilmiyordu; ama bir kaç tanesi anlatmak için öne atılıyordu.
Bu da uzun zamandır yazmaya ara verdikten sonra, beni yeniden yazmaya yönlendiriyordu.
Zira ilçemizde özellikle yaz aylarında uzak şehirlerden tarım işçisi olarak gelen ve çadırlarda kalan pek çok aile var. İlçemiz genelindeki mahallelerde yer yer görebilirsiniz çadırlarını.
Acaba bu süreçte çok daha insani koşullarda yaşamaları mümkün olmaz mı?
Çocuklar, aileleri işe gittikten sonra ortalıkta savruluyor, acaba onlar için daha verimli bir etkinlik alanı oluşturulamaz mı kaldıkları yerlerde.
Çocukların kılık kıyafeti ve sağlıklı beslenebilmesi için bir şeyler yapılamaz mıgibi soruların kafamda dönmesine sebeb oluyordu.
Evet düşününüz ki, ta Urfadan ilçemize gelen ve bu topraklarda çalışan insanlarla aynı yerdeyiz yaz boyunca. Çadırlarının yanından geçip gidiyoruz çoğunlukla. Bizler evimizde uyurken onlar sıcak yaz günlerini çadırlarda zor şartlarda geçiriyorlar.
Çocukların hallerinden belli ki zorlanıyorlar. Acaba onlar için daha sistemli bir konaklama şekli ve çocukları için daha sağlıklı bir çevre oluşturulamaz mı?