Karantina süreçlerinde her birey mutlaka olumsuz yönde etkilendi. Ama bundan en çok etkilenen kesim ise çocuklar oldu. Ev karantinasında ‘İletişimsizlik’, kendi içine kapanma, sürekli asosyal olma gibi durumlar çoğaldı.
Herkesin her fırsatta çağımız iletişim çağı, iletişim ise hayatımızın en önemli olgusu olarak yaşantımızı yönlendirdiğini konuşuyoruz. Peki, iletişim çağında bu iletişimsizlik nedir? Kaç kişi bunu oturup düşünmüştür.
Çoğu birey telefonu ya da tablet ve bilgisayarla bir bütün haline gelmiştir. Peki, çocuklar ya da gençler küçüklüğünden beri telefon, tablet, bilgisayar başında zamanını öldürmüş olanlar arkadaşları ile iletişim kurmakta zorluk çekiyorlar. Çünkü oyun çocuğu iken arkadaşları ile oyun oynamak yerine evde tek başına oturup bilgisayar ya da telefon, tablet başında…
Akıllı telefonlar ihtiyaçtan ziyade her geçen gün eğlence alanına dönüşmekte. Eğlenmek artık yalnız başına olma gibi bir hale bürünüyor. İletişim azaldıkça arkadaşlık kurma becerileri azalıyor ve insanlar yalnızlığa mahkûm oluyor. Yeni bağımlılıklar ortaya çıkmaya başlıyor, “İnternet bağımlılığı”, “Sosyal medya bağımlığı”, “ Teknoloji bağımlılığı” ve birçok sayamadığım bağımlılık. Nerede olursak olalım sürekli bir wifi şifresi sorma ihtiyacı hissediyor ve internet olmayınca adeta hırçınlaşan ve huzursuzluğa bürünen değişik bireyler oluyoruz.
Önceden olan ve yaygın olmayan İletişimsizlik, covid-19 ile birlikte yaygınlaşmaya başladı. Evde anne ve baba karantina sürecinde yapacak bir aktivite olmayınca telefonla uğraşmaya başladı. Çocuklarını ihmal etti ve çocukları da ebeveynlerinden ne gördüyse onu yapmaya başladı. Tabi ki bunu genelleme yaparak konuşamayız ama Türkiye’de şu an iletişim sorunu yaşayan ve kendini izah edemeyen birçok çocuğumuz var. Başta Pubg, mavi balina ve diğer oyunlarla çocuklarımız bütünleşik duruma geldi ve hatta intihar eden çocuklarımız oldu.
Her geçen gün değişen ve gelişen teknolojiler bizim hayatımızı yönlendirmekten ziyade bizim onları kontrol etmemiz daha sağlıklı olacaktır. Eğitimde dijitalleşme başta olmak üzere artık her alan da dijitalleşme yaşanıyor. Tabi ki bu dijitalleşmeden uzak kalacak değiliz ama her şeyi karınca kararınca yaparsak bağımlı hale gelmeyiz ve bir elektrik gittiğinde telefonun şarjı bittiğinde öfkemize yenik düşmemiş oluruz.
Ev içerisinde yan yana olsak bile WhatsApp grubundan konuşan kişiler haline geldik. 1 Haziran itibariyle normalleşmeye başladık ama ne yazık ki hala yan yana geldiğimizden elimizden düşmeyen telefonlar, bitmek bilmeyen telefon konuşmaları insanlar arasında iletişim problemlerine yol açmaya başladı. Yan yana oturup sohbet ediyorken telefonla bir başkasıyla mesajlaşma karşı taraftaki insanı rahatsız ediyor.
Artık normalleşme le birlikte eşi dost, arkadaş ve akrabalarla tabir yerindeyse oturup iki lafın belini kıramıyoruz. Ben de dahil çoğu insan artık bağımlı olmaya başladı.
Yapmamız gereken ise kendimizi analiz etmek ve iletişimimizi koparmamak. Yan yana iken telefonla uğraşmak yerine anın tadını çıkarıp karşı tarafla hoş sohbet muhabbet etmek.
Çünkü koronavirüs bize sevdiklerimize sarılamamayı, dışarıda bir bardak çay içmeyi, yürümeyi, arkadaşlarla atılan kahkahaları, okuldaki dersleri, hatta maskesiz dışarıda dolaşmayı özletti. Onun için bu salgın bize çok şeyler öğretti anlayıp hayatına uygulayabilene. Sağlıcakla kalınız.