Dünya nüfusunun hızla artması ve sanayi devriminden sonra ortaya çıkan gelişmeler sonucu tarımsal ve hayvansal üretimdeki verimlilik hızla düşmüştür. Mevcut kaynakların ihtiyacı cevaplamada yetersizliği sonucu yeni ve alternatif kaynak arayışları başlamıştır. Bu amaçla tavuk gübresinin farklı alanlarda kullanılabilirliği gündeme gelmiştir.
Tavukçuluk endüstrisinin bir yan ürünü olan tavuk gübresi, sindirilmeyen yemler, vücut atıkları, altlık ve idrar karışımını içine almaktadır. Yumurta ve et tavuğu üretimi sırasında Dünya’da yıllık yaklaşık 960 milyon ton, Türkiye’de ise 12 milyon ton dışkı açığa çıkmakta ve genellikle çevre kirliliğine yol açmaktadır.
Tavuk dışkısı, doğası itibarıyla, patojen mikroorganizmaların yoğun olarak bulunduğu bir çıktıdır. Bu nedenle tavuk gübresi; salmonella, coliform, riptosporidium, marek, gumbora ve hatta kuş gribi (avian influanza) gibi çok önemli hastalık etmenlerinin en önemli bulaştırıcısı olabilir.
Tavuk, tükettiği besin maddelerinin tamamını sindirememekte yaklaşık %35-40’ını dışkı ile dışarı atmaktadır. Tavuğun dışkılarıyla dışarı attığı kuru madde oranı %24 olduğu göz önüne alındığında, bu yolla çıkarılan kuru madde oranının da oldukça büyük boyutlara ulaşacağı kolayca anlaşılabilir. Hayvanların günlük ya da yıllık çıkardıkları gübre miktarları ile kimyasal bileşimi hayvanın türüne, yetiştirilen hayvan sayısına, yaşına, ağırlığına, hastalık durumuna, yemleme şekline, yem tüketimine, kümes tipi ile altlığın cinsine, çevresel koşullara, elde etme ve kurutma tekniği ile kurutma ısısına, süresine, depolama şartlarına göre değişkenlik gösterir. Tavukçuluk işletmelerinde maliyetin %70’ini yem girdisi oluşturmaktadır. Bu denli öneme sahip yem materyalinin dışkıyla atılan kısmının değerlendirilmesi hem işletme ekonomisi hem de çevre temizliği açısından önem kazanmaktadır. Dışkının besin madde içeriğinin yüksek olması geviş getiren hayvanlarda yem materyali olarak, doğal gübre olarak, mantarların yetiştirilmesinde katkı maddesi olarak, son dönemlerde biyogaz üretimi yapılarak değerlendirilmesi işletme ve ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Kanatlı gübresinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi ile tavuklardan elde edilecek gelirin artması sağlanacak, bunun yanı sıra çevre için büyük sorun teşkil eden gübrenin olumsuz etkileri ortadan kaldırılmış olacaktır.
Tarımsal üretimde gübrenin payının %50–60 arasında olduğu bilinmektedir. Modern tarımda gübreleme yapmadan yüksek ve kaliteli ürün alma imkanı yoktur. Türkiye toprakları, iklim, topografya, uzun yıllardır bitki besin maddelerinin sömürülmesi, yanlış arazi kullanımı, orman ve mera arazilerinin yok edilmesi, aşırı toprak işleme, ekim nöbeti sistemlerinin uygulanmaması ve erozyon gibi nedenlerden dolayı organik madde bakımından fakirdir. Türkiye topraklarının % 92’sinde organik madde eksikliği bulunmaktadır.
Tavuk gübresinin idrarla karışık olması, içerdiği ürik asit nedeniyle ve gübrenin olgunlaşması için doğal olarak girdiği kimyasal fermantasyon sonucu oluşan zararlı gazlar nedeniyle ortaya çıkan pis kokular, insanları ve çevredeki diğer canlıları olumsuz etkilemektedir. Yine bekletilmeden ve olgunlaştırılmadan gübre amaçlı topraklara verilmesi durumunda, içerdiği toksik etkilerden dolayı üzerindeki bitkilerde (yanma) olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu nedenle son yıllarda önemi artan organik tarımsal üretim için organik maddece zengin ve toprağın yapısını da düzelten çiftlik gübresi kullanımını özendirmek önem kazanmıştır. İthal kimyasal gübre kullanımını azaltmak ve ülkemizde son yıllarda gelişmiş olan kanatlı sektörüne bağlı olarak açığa çıkan tavuk gübresini, bir takım işlemelere tabi tutarak ve kompostlanarak kullanımı ile ülke ekonomisine katma değer yaratılacaktır.
Yapılan ayrı ayrı denemelerle açık ve örtüaltı arazi şartlarında çöp kompostu, sığır gübresi, tavuk gübresi ve leonardit uygulamasının toprak özellikleri ve mısır bitkisinin gelişimi üzerine en fazla tavuk gübresinin etkili olduğunu belirlenmiştir. Organik gübrede C/N oranı 20’den büyük olduğunda organik materyalin ayrışması uzun sürdüğünden dolayı organik gübrenin C/N oranının 20’den düşük olması beklenir. Yapılan bir çalışmada; 5 ayrı kanatlı gübresinin (altlıklı yumurta tavuğu gübresi, 1 aylık etlik piliç gübresi, bıldırcın gübresi, kafesli sistem tavuk gübresi ve etlik piliç taze gübresi) C/N oranını oldukça düşük saptamışlardır. Sonuç olarak ülkemizde son dönemlerde tavuk gübresinden organik gübre üretimi hız kazanmıştır. Bu çalışmaların artırılması ülke ekonomisinin geleceği açısından oldukça önem taşımaktadır.