Her yıl bir ton asayiş olaylarının çıktığı, manipülasyonların olduğu, propagandacıların aralara karışıp ortalığı galeyana getirdiği o gün geldi çattı. 1 Mayıs İşçi Bayramı. Şu an bu yazıları yazarken, İstanbul Taksim Meydanı'nda bir grup polislere saldırıyor.
Önce şu işçi bayramınının nereden geldiğine bakalım, daha sonra neden böyle bir başlık attığımı anlatacağım. İşçi bayramı 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne şehrinde, bir grup inşaat işçisinin çalışma şartlarından memnun olmadıkları için işi bırakmasıyla ortaya çıktı. Bu işçiler hangi konudan şikayetçiydi peki? Günde 12 saat çalışmaktan şikayetçilerdi. Tek istedikleri haftada 6 gün ve 8 saat çalışmaktı. Ne kadar güzel bir eylem değil mi? Haklarını almak için düşüncelerini eyleme geçiriyorlar. 14 Temmuz-21 Temmuz 1889'da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü" olarak kutlanmasına karar verildi. Bu süreç arasında 4 Mayıs 1856 yılında ırçıklık adı altında ayrı olaylar da yaşanıyor fakat konumuz oraya bağlanmayacağı için bahsetmeyeceğim.
Gelelim günümüze, Türkiye'ye. Neler oluyor 1 Mayıs günleri Türkiye'de. Öncelikle eylem yapılması yasak olan Taksim Meydanı'na girmeye çalışan bir grup oluyor. Türk Polisi tarafından önce uyarılan grup, laftan anlamayarak polise saldırıyor. Öncelikle şunu anlamalıyız; oradaki polislerin görüşü de sizden yana olabilir ama mesleği budur, görevini yapmak zorundadır. Oradaki polisin zarar görmesi, sizin savunduğunuz şeyin gerçekleşmesi için gerekli değildir. Sözde İşçi Bayramı'nı kutlayan bir grup provakatör yüzünden diğer işçilerin de adı kirleniyor.
Neden böyle düşünüyorum? Ben Denizli'de 14 ay mavi yakalı olarak çalıştım. İşçi Bayramı'nda da çalıştım bu arada, Denizli'deki çoğu fabrika işçileri gibi. Mesai ücreti veren fabrikalarda çalışan işçiler şanslı olanlardı. Alamayanlar da var tabi. Ağzımızı açsak ne olurdu? İşe gitmesek ne olurdu? İşten çıkarılırdık. E peki korkak mıydık? Bence değildik arkadaşım.
İşçiler korkak değiller, işçilerin haklarını verenler korkak. İşçilerden o kadar korkuyorlar ki, yasada 1 Mayıs'ta işçileri çalıştırmanın bir yaptırımı yok. Neden biliyor musunuz? Çünkü konuşurlar, haklarını ararlar diye.
İşçiler devletin polisine, askerine saldıracak kişiler değiller. İşçiler avuç içi kadar maaşla ailesini geçindirmekten başka hiçbir şey düşünmezler.
Türkiye'de işçiler, İşçi Bayramı'nın sahibi değiller. İşçi Bayramı'nın sahibi, çıkarları için polise, askere saldıran provakatörler...