Bazı insanlar vardır hayatta, kötülükten beslenirler. Yaşamında iyi giden bir durum bile görseler, içindeki ufacık kötüyü cımbızla çekerler. İsterseniz dünyanın en iyi insanı olun onun karşısında, nafile…

İyi niyetle söylediğin bir cümleden kötü nedenler çıkarır, altında olumsuzluklar arar. Çünkü bu insanlar başkalarına karşılıksız iyilik yapmazlar, karşılıksız iyilik nedir bilmezler. Hep birilerinin kuyusunu kazarlar sinsice…

Bir duruma kırılmasalar bile, kırılmış gibi yaparlar mesela… Tek nedeni ilgi görmek, karşısındaki kişinin tüm işini gücünü bırakıp kendisiyle ilgilenmesini isterler.

Ben denk geldim böyle birine. Tabi hep iyi tarafından bakmaya çalıştım. Belki gerçekten kırılmıştır diye düşündüm. Kendi psikolojimi bir kenara bırakarak sadece onu beslemeye çalıştım. Gel zaman git zaman gördüm ki, benim ne hissettiğim o kişi için hiçbir önem taşımıyor. Sonra kendime baktım, geçmişe baktım… Evet, çürümüşüm. Öyle bir bakteriymiş ki o insan, beni çürütmüş. İçten içe tüm hevesimi, enerjimi, güler yüzümü yemiş bitirmiş.

Böyle insanlardan uzak durun! Ne pahasına olursa olsun, hayatınızdan kapı dışarı edin.

Tabi direkt sorunu karşınızdakine atmak yerine önce öz eleştiri yapmayı unutmayın. Mesela ben yakın dostlarımla olan ilişkilerime bakıyorum, hiçbiriyle yıllardır sorun yaşamadım. Aramızda anlaşmazlıklar illa ki oldu fakat çözmek için kısa süreli bir diyalog bile yeterli oldu.

Bu kaostan beslenen insanlarla sorunları çözmek o kadar kolay olmuyor. Hatalı olduğunuzu farkettiğinizde, özür dilemek yetmiyor mesela. Konu çözülse bile bir süre sonra yapmış olduğunuz hata önünüze altın tepsi ile geliyor. Özellikle o kişinin bir hatası varsa, sizin geçmiş hatalarınızı önünüze sürerek sıyrılıyor kendi hatalarından.

Demem o ki; psikolojinizi, ortalama 70 yıllık hayatınızı böyle insanlar için feda etmeyin. Size değer veren insanları hayatınızda sıkı sıkı tutun.