Yıl 1917 yer Irak. İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra, yanına yaklaşır ve Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim der. Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar. Ancak köpek de çok kıymetlidir. Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen, bir varlıktır köpeği. Ama teklif edilen para, 100 sterlin. İyi para! Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı. General; Köpeğin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm der. Çoban bu sefer düşünmeden, yüzer deriyi ve alır parayı. General; Köpeği parçalara ayırırsan,100 sterlin daha der. İş raydan çıkmıştır artık. Ayırır parçalara, alır parayı. İşi biten general oradan ayrılırken, bu sefer teklif çobandan gelir, 100 sterlin daha verirsen, köpeğin etinden de yerim.. General cevap verir; Asla! Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin. Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim. Sonra yanındakilere dönüp;İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz der.
Parası olup, değeri olmayan insanlar, değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi. Artık slogan belli. Paranın satın alamayacağı şey yoktur. Şahsi menfaat için insanların satamayacağı bir değer kalmadı maalesef. Ama az paraya, ama çok paraya. Bazen paraya, bazen makam mevkiye. Kazanmak için satanlar!!! Aslında tamamen kaybettiklerini fark etmiyorlar çoğu zaman. Kimileri de fark ettiği halde satıyor. Sureti haktan görünüp, Sizden köpeğinizi isteyen çok olacak. Bugünlerde fazlasıyla olduğu gibi. Ne köpeğinizi satın, ne de başkasının köpeğine göz koyun. Çünkü değerlerini para için satanlar, sattıkları kişinin köpeği olmaktan, başka işe yaramazlar. Paranın açamayacağı kapı yok diyenler, Aslında para için her şeyi yaparım diyenlerdir!
Balıkesir in Yenice köyünde arazilerin %35 i yabancılara satılmış. Çivril de son yıllarda el değiştiren arazilerin acaba kaçta kaçı yabancılara geçti? Biliyor muyuz, umursuyor muyuz?
Sahi ne oldu bize? Sokaktaki köpekleri, kedileri toplayıp evlerimize aldık, Hayvanları doğal yaşamlarından kopardık, ağaçsız sokaklar inşa ederek kuşları kaçırdık, yerlere asfalt dökerek karıncaları, kertenkeleleri canlı canlı gömdük, betonla solucanları sakladık. Çiçekli bahçelere binalar dikip, uç uç böceklerini, arıları ve kelebekleri kovduk. Havayı kirletip, martıları kaçırdık. Yaptığımız sitelere; yeşil vadi, yeşil evler, yeşil tepe gibi isimler veriyoruz.” Yağmur, kar, bile yağsam mı yağmasam mı diye düşünüyor. Doğa intikamını alacak elbette! Yazık oldu börtü böceğe, esas bizlere yazık oldu! Freni patlamış kamyon gibi gidiyoruz ne olacak bilmiyoruz.
Esen Kalın…