Bektaşi Mevlevi tasavvuf erbabı bir kent dervişi olan Neyzen’in Talat Paşa ile yaptığı konuşma hiçliği nasıl içselleştirdiğini anlamak için önemlidir. Talat Paşa zor durumdaki Neyzen’e memurluk teklif eder. Neyzen memur olup ne yapacağım der. Talat Paşa yükselirsin adım adım diyerek, memurluktaki aşamaları sayar, hatta sadrazamlığa kadar yolu var der. Sonrası diye sorar Neyzen. Sonrası padişahlık olduğu için, ‘hiç’ der Talat Paşa. Neyzen de ‘ben bir hiçim zaten, zahmete gerek yok o halde’ cevabını verir.

Neyzen Tevfik, parası olmadığı halde aç olduğu için ciğerciye girer ve iki porsiyon ciğer yer sonra da garsonu çağırarak parasının olmadığını, sonra vereceğini söyler.

Şef garson kabul etmez, ya parayı verirsiniz ya da bu gün bulaşıkları siz yıkarsınız der.

Neyzen : Öyleyse arka sokakta bir dostum var, bir pusula yazayım ona götürün parasını o verir.

Şef garson : Tamam ben giderim.

Şef garson arka sokaktaki kişiyi bulur ve;Efendim, bu pusulayı size Neyzen bey gönderdiler.

Neyzenin dostu, pusulayı okuyunca tebessüm eder ve kaç porsiyon ciğer yediğini sorar.

Garson : İki porsiyon efendim.

Dost; üç porsiyon parası vererek: Bir porsiyon daha yesin.

Şef garson meraklanır: Efendim çok merak ettim, pusulada ne yazdığını söyleyin.

Dost pusulayı uzatır.

İki satır yazı vardır: Dağladı ciğerci ciğerimin yarasını ciğerparem veriver ciğercinin parasını.

Böylesi "Ciğerparelere" hayati derecede ihtiyaç var, ömrümüzde hepimizin böyle içten ciğerpareleri olması dileğiyle.

Mahlukken,

Malikmiş gibi davrananlar sadece kendilerini kandırırlar.

Esen kalın…