Öğrencilik yıllarında yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.
    Isparta'ya giden yollardayım. Denizli garajında yanıma bir yolcu bindi. İleride Bozkurt – Çardak oralarda bir yerde otobüs mola veriyor, horlaya horlaya uyumamak için sigara yaktım. Yanımdaki adamın cam kenarına oturacağı tuttu. Elimde sigara ayağa kalktım, koltuğa oturdum fakat sigaranın ucundaki kor yok.
    “Yananı Allah görür” deyip yeniden yaktım.
    Sigaramın dumanında keyiflenirken bir de baktım ki önümdeki koltuktan dumanla birlikte yanık kokusu geliyor. Uyuyan yolcunun sağ omzunda ceket tutuşmuş yanıyor. Her kahraman gibi omzuna pat pat vurarak adamın ve otobüsün yanmasını önledim. Ceketi yeniydi ama sanırım pek sağlam ve de dayanıklı değilmiş ki, hemen yandı.
    Bir otobüs dolusu insanın yanmasını önlemenin verdiği mütevazı kahramanlıkla koltuğuma oturdum, uyumayan yolculara bakarak, “Sizi nasıl da kurtardım, ben olmasam yanacaktınız” diye alçak gönüllü bakışlarımla sörf yapıyorum.
    Vatanı kurtarmış bir kahramanın iç dünyasında gezinirken, önümdeki yolcu ayağa kalktı ve başladı bağırmaya:
    —Sen ne yaptın?
    —Yanıyordunuz, sizi ve otobüsü kurtardım…
    Açtı ağzını, aklına ne gelirse bağıra bağıra söylüyor. Otobüste bir sürü yorgun yolcu var ve uyuyorlar. Hiç olmazsa ne diyeceksen küçük harflerle de ki, uyanmasınlar.
    Neymiş efendim, adamı ben yakmışım.
    Her yaptığım iyilik kötülük olarak dönmek zorunda mı? Hem adam hem de otobüs yanmasın, yazık günahtır düşüncesi ile bir de diğer yolcular da yanmasınlar diye yangını söndür, düştüğüm duruma bak.
    Kahramanlığımı takdir etmeyenlerin bağırmaya, eleştirmeye ne hakları var ki?...
    Beni üzen bir başka şey de hayatını kurtardığım yolculardan bir tanesinin bile bir teşekkürü bana fazla görmesiydi. O gün bugün bir daha otobüste hiçbir yangına müdahale etmedim.
    Atalarımız der ki:
    —İyilikten maraz doğar.
Kurban Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.