Karısı Emine’yi zaten bir köy düğününde halay çekerken beğenmişti. Daha doğrusu Emine onu halayda izlemiş, gözlerini ondan alamamış, bunu fark eden Süleyman’da kısa süre sonra anne ve babasını aynı köyden Emine’nin evine gönderip istetmişti.
Dillere destan bir köy düğünü yaptı Süleyman’ının babası.
Üstelik Süleyman ile babasının yan yana ilk halayı da bu düğünde olmuştu. Aradan yıllar geçti herkes bu halayı konuştu “Üstüne aynısı gelmedi.” dedi.
Babasının ölümüyle köyü terk edip Ankara’ya göçmesi aynı yıl oldu Süleyman’ın. Annesi Fadime büyük ağabeyinde kalıyor, yaz aylarında köye geldiğinde hem kardeşlerini hem de anasını doya doya görüyordu.
Ankara’ya gelmeden babasının mezarını ziyarete gitti Süleyman, ondan helallik aldı.
Göz yaşlarını toprağın üzerine akıttı “Senden sonra hiçbir düğünde halaya durmadım baba.” dedi “Tövbe ettim. Olurda kızım olursa bir tek onun düğünün halay çekeceğim.”
Onun da matemi böyleydi. Çok severdi babasını. Kardeşlerinin içinde ona en çok benzeyende oydu. Sıvacıydı Süleyman. İnşaatlarda çalışırdı. İki kızı oldu.
Büyüğüne Firdevs küçüğüne Feride ismini koydu. Okuttu Firdevs’i. Ele güne muhtaç etmedi. Giymedi giydirdi yemedi yedirdi. Sıvacı parasıyla en iyi dershanelere gönderip öğretmen etti.
Firdevs’in tayini Muş Varto’da bir ilkokula çıktı. Dördü birlikte gitti Varto’ya. Karısı Emine’yle birlikte bir ay yanında kaldılar kızının. O zamanlar küçük kızları Feride henüz okula başlamamıştı. Bu yüzden aceleleri yoktu.
Bir süre sonra baktılar ki Firdevs’in yeri rahat, arkadaşları iyi, çevre ve öğretmenler birbirine saygılı ve birbirine yardımcı oluyor bir ay sonra kızını alnından öpüp geri döndüler Ankara’ya.
Üç yıl boyunca yaz tatilinde Firdevs geldi Ankara’ya.
Gelmediği aylar düzenli olarak para gönderirdi babasına. Okul döneminde hemen her gün telefonla görüşürlerdi.
Üçüncü yılın sonu yine Firdevs aradı “Baba, bu sıralar işim çok. Müfettiş gelecekmiş. Bu yüzden sık sık arayamam merak etmeyesin” dedi. Anlayışla karşıladı Süleyman “Tamam” dedi “İyi ol yeter. Gerisi önemli değil.”
Önce haftada bir aramaya başladı Firdevs, sonra iki haftada bir. Gittikçe seyrekleşiyordu araması. Konuştuklarında “Ben iyiyim baba” diyordu “Sakın merak etme. geleyim falan da deme. İşlerimiz yoğun o kadar.”
Üçüncü aydı Süleyman’ı Kaymakam aradı… ./..
Devamı ve en hüzünlü tarafı haftaya görüşmek umuduyla esen kalın.
Bayramın dili yok. Olsaydı insanoğluna ‘barışın, affedin ve sevin’ derdi. Bu sessiz çağrıya kulak verenlerden olmanız dileğiyle. Kurban bayramınız kut’lu olsun.