Kendi jenerasyonumdan duyduğum rahatsızlık sonucu biraz geçmişe baktım. TRT arşivinde bulunan röportaj videolarını izledim. Her izleyenin de benimle aynı fikre sahip olacağını düşünüyorum. Günümüzle kıyasladığımızda en dikkat çekici özellik, vatandaşın Türkçe’yi düzgün kullanması. Diksiyonlarının, günümüz insanlarına göre kat kat iyi olması. Ne oldu da kendi dilimizi konuşamaz, kendimizi ifade edemez hale geldik?
Biraz düşününce bunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor aslında. Günümüzde yüz yüze iletişimden ziyade, yazılı iletişim ön plana geçti. Sosyal medyanın her insana kolayca ulaşması sonucunda, sadece kısa videolar izleyerek günümüzü bitirir hale geldik. Konuşmadan, elimizde telefon, sadece yukarı kaydırarak…
Tek sebebi tabiki buna bağlayamayız. Eğitim seviyesinin kalitesi, kitap okuma alışkanlığının gün geçtikçe yok olması ve insanların dışarıda yüz yüze sosyalleşmesinin zorlaşması… Belki daha çok sayılabilir ama benim problem olarak gördüğüm en önemli sorunlar bunlar.
Geçmişe baktığımızda, internetin yaygın olmaması insanları haber almak için gazete okumaya, vakit geçirmek için kitap okumaya, eğlenmek için grupça vakit geçirmeye itiyordu. Anadilimizi ne kadar aktif ne kadar verimli kullanırsak, diksiyonumuz, kelime dağarcığı o kadar gelişmeye yatkın olur.
İstiyorum ki bir sokak röportajı izlediğimde, bir cümle kurmak için dakikalarca düşünen, sürekli “ııı” demeden akıcı konuşabilen, konuşmanın içine yabancı kelimler serpiştirmeden diyalog kurabilen insanlar görelim.
İstiyorum ki özümüzü kaybetmeyelim. Dilimize sahip çıkalım. Diksiyonumuzu ve kelime dağarcığımızı genişletelim. Dil kültürdür, kültürümüze sahip çıkalım.