Bir belediye başkanı nasıl olmalı sizce? Halkı sıkılmadan dinleyen, halkın siyasi görüşüne göre ayrım yapmayan, genel olarak her insana ve meslek grubuna saygılı… Daha nicesini sayabilirim.
Denizli genelinde konuşacak olursam, daha önce bir aday tarafından saygısızlık gördüğümü hatırlamıyorum, en azından düne kadar hatırlamıyordum. Güncel belediye başkanı, ana muhalefet partisinin belediye başkan adayı ve diğer partilerden asla halka ve basın mensubuna karşı bireysel saygısızlık görmedim. En azından ben şahsi olarak bir saygısızlık yaşamadım.
Bir siyasi parti adayı, halka iki şekilde kendini doğrudan anlatabilir. Bunlardan biri vatandaş ile sokakta bire bir diyalog kurmak, bir diğeri ise basın mensuplarının sorularını yanıtlamak. Bir basın mensubunun görevi “Güncel olaylar, akımlar, konular ve kişiler hakkında bilgi toplayıp, olabildiğince tarafsız bir şekilde yayımlamaya gayret gösteren kişidir.” ve bizler de öyleyiz.
Şimdi bu konuyu nereye bağlayacağım diye düşünüyor olabilirsiniz. Konunun bağlanacağı nokta “saygısızlık”, konunun bağlanacağı nokta “siyasi bir adayın yaptığı saygısızlık”, konunun asıl bağlanacağı nokta “hem milletvekili olan, bir yandan da büyükşehir belediye başkan adayı olan birinin saygısızlık yapması”.
Konuyu pek uzatmadan sizlere aktarmak istiyorum. Çınar Meydanında sokak röportajı yaparken, Gelecek Partisi standının önünde, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi ortak adayı, bir diğer yandan da Türkiye Büyük Millet Meclisi 28. Dönem Denizli Milletvekili olan Sema Silkin Ün hanım ile karşılaştık. Bu karşılaşmanın üzerine, adaylık vaatlerini ve projelerini halka şeffaf bir şekilde aktarması için birkaç soru sormak istedik. Açıkçası gazeteci olarak görevimizi yapmak istedik. Sayın vekilimizin yanına gidip; “Sayın vekilim Genç Çivril Gazetesi’nden geliyoruz, müsaitseniz birkaç soru sorabilir miyiz?” dedik. Bu sorumuzun üzerine Sayın vekil yanındaki iki kişiyi göstererek; “Şu an misafirlerim var beklerseniz az sonra olabilir.” ifadelerini kullandı. Bu söylemlerinin üzerine, muhabir arkadaşım Tolga Çetin ile beraber, vekilimize yakın bir yerde beklemeye başladık. Sema hanımın yanındaki misafirleri ortalama 10 dakika sonra gitti. Misafirleri gittikten sonra Sema hanıma biraz daha yaklaştık ve saygısızlık olmaması adına beklemeye devam ettik. Kendisi bizi net bir şekilde görüyordu. Konuşma sözüne istinaden, başka işlerinin olabileceğini ve koskoca vekilin yanındaki iki gazetecinin onu beklediğini anlayabileceğini düşündük. Bu esnada zaten birkaç kere de bize baktı kendileri. Hani derseniz ki “Görmemiş olabilir.”, “Aramış bulamamıştır.” öyle bir durum da söz konusu değil. Beklememizin üzerine sayın vekil önüne gelen arabaya bindi, içeridekilerle biraz konuştuktan sonra gitti.
Olayı sonradan tekrar değerlendirdik ama objektif baktığımızda bunun gerçekten bir saygısızlık olduğuna kanaat getirdik. Seni bekleyen iki genç gazeteci var ve bir milletvekili olarak, büyükşehir belediye başkan adayı olarak, umursamadan beklettikten sonra, hiçbir açıklama dahi yapmadan ortamı terkediyor. Bizler halka birinci elden bilgi aktarmak için çalışan emekçileriz.
Bu yapılan saygısızlık bizim şahsımız için bir problem değil ama vatanaşa şunu sormak istiyorum; “Halka bilgi aktarmaya çalışan iki genç gazeteciye bile saygı duymayan biri, koskoca Denizli’yi nasıl yönetebilir?”
“Vatandaşın bilgi alma durağı olan basın mensubunu önemsemeyen, sizce vatandaşı nasıl önemser?”